21 Aralık 2008 Pazar

Çarşamba Yemekleri

Tirit : Kaz eti, pirinç ve açılmış yufka ile yapılır.Çarşamba'nın milli yiyeceği olarak görülen tirit, Çarşamba'dan Samsun'un diğer bölgelerine yayılmıştır.
Keşkek : Çarşamba'da genellikle düğünlerde yapılan bir yiyecektir. Buğday, tavuk ya da kuzu eti ve tereyağı ile yapılır. Düğünlerde, ev davetlerinde yapılan bir yiyecektir.Yapımı oldukça zordur, buğday ve et birbirinin içine iyice yedirilir. Yapılışı Tavuk Göğsü tatlısını andırsa da ana yemek olarak verilir. Hazmı çok ağırdır. Şeker ve kolestrol hastalarının özellikle sakınması gerekir.
Kıvratma : Bolca fındık ve yufka ile yapılan bir tatlı çeşididir.Bayramlarda cok yapılan yiyecekleriden biridir.
Büryan : Genelde düğünlerde yapılan sulu et yemeği türüdür.
Somun : Bir çeşit mısır unu ekmeği dir.
Mısır Çorbası : Tane mısırdan yapılan yoğurtla karıştırılarak tüketilen bir yemek.
Karmaç : Mısır ekmeğinden yapılan bir çeşit yiyecektir.
Hamur Dolması : Pancar yapraklarından yapılan bir çeşit dolmadır.İçine malzeme olarak hamur konulur.Daha sonra bu dolma acı kırmızı biber ile kavrulur.
Lepsi :Bir tür çerkez yemeğidir.
Cızlama:Buğday unuyla yapılan ekmek türüdür...
Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

5 Kasım 2008 Çarşamba

~çpa~

Bu günlerde kafam biraz karışık, nedeni benim için çok basit bu yaşta bu kadar sorumluluk...
Diyeceksiniz " daha naptın be?" büyüklerin lafıdır bu, her zamanda küçüklere söylenerek çocuklarda "hımmm daha biz bişe yapmadık, ben daha küçük işiyom, büyümedim" dedirtirdi hep. Ama şu gerçek Mayıs 2008 den beri Çarşamba' nın 3. Cilt 141 nolu alilesi bir dalı olan ailemin gündeminde. Kısacası bir hukuk mücadelesi, ama anlamsız. Başta Turhan ağbi olmak üzere hepimizi güldüren ve sonrada aptal yöneticilerin atadığı bir savcının aptalca anlamsızca iddia ettiği, bir şey... Şeyin şeyi arkadaş!
Kafam meşgul babam yasaklı bir lider gibi. Düşünemiyorum, komik ya; hem de devletin bize yaptığı en büyük şaka. Bir de şikayetçi ortada olsa, bir girdi. Sonra ara da bul... Aptal bürokrasi, kaç gündür kendi kafamı dağıtmak için olup olmadık şeylerin sayısı yok artık. Tanrıdan tek dileğim bu anlamsız durumdan kurtulmamızdır. Hep savunduğum bişe vardır "Çözümsüzlük çözüm değildir" diye. Ben demedim ama katılıyorum bu söze. Gözlerim yanıyor. Stresten hergün anlamsız spor yapıyorum, koşu yapıyorum. Sıkıntı büyük. Ama dün ve bugün diksiyon hocamın bana dediği gibi " Sen her zaman pozitifsin, her zaman bir arkadaşım gibi gülüyosun" dedi. En azından dik duruyorum. Babamdan öğrendiğim güzel şeylerden biri. Babam dedim kısaca bahsedim, kendisi çok iflas eden cici babalardandır. Ama hep ertesi günü, kalkıp balkonda komşuları kızdıran bir mangal, yanında bir çoban salata. O salatanın tadı sadece bir babam bir de başka güzel,büyük bir el veriyor o lezzeti. Babamı çok özledim. Onun yanında olmam gerektiğini hissediyorum. Babam hep beni ve kardeşimi severek, motive olurdu ve şükrederdi. Şimdi napıyor.
Babamın dediği bir şey vardı, onu da ona dedem söylermiş küçükken "evlat sahibi ol anlarsın" diye. Babam ben seni anlıyorum. Çocuğum yok ama, babam yanında olmak çok isterdim, seni çok seviyorum. Her şey iyi olacak...
Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

20 Ekim 2008 Pazartesi

Artık 24 Saat Boyunca Kolaylıkla Fatura Ödeme Devri

Yapı Kredi Bankası ATM'leri ve Tele 24 Plus'lar, kartsız fatura ödeme olanağı sunan barkod okuyucularla donatıldı.
Yapı Kredi, banka müşterisi olsun olmasın herkesin yararlanabileceği bir fatura ödeme hizmetini kullanıma soktu.Bankanın Tele24 Plus'larına ve ATM'lerine barkod okuyucular yerleştirildi. Böylece, ödenmek istenen faturanın barkodu okutularak, ödenmesi gereken miktar belirleniyor. Fatura bedeli nakit olarak ödendikten sonra, para üstü varsa kağıt veya madeni para olarak geri alınabiliyor. Şimdilik sadece Turkcell, Digiturk ve İGDAŞ faturalarını tanıyabilen sistemle, Avea, Koç.net, Ankara Tedaş, İzmir Tedaş, ASKİ ve BAŞKENTGAZ faturaları da sadece abone numarası girilerek ödenebiliyor.

Kaynak; Yahoyt.com
Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

5 Ekim 2008 Pazar

Pi sayısı

Pi sayısı ile yanlış hatırlamıyorsam ilk olarak dördüncü sınıfta tanıştım. Dairenin çevresini hesaplamak için Muazzez Hocam (Buradan sevgiler) bizlere öğrettiği 2пr formülünü vermişti. Arkadaşlarımın çoğu anlamadan neden yaw demeden öğretmenimin (O zaman Hocam demiyoduk çünkü çocuktuk) verdiği problemi çözüyoduk. O zaman "nedir bu п" demedim değil. İlk kez yabancı bir harfle karşılaşıyodum. "Pi", "acaba dedim pipinin pi si mi?" dedim sonra kendime "o ayıp dedim öğretmene sorsam kızar" dedim. "Eve gidince anneme sorarım" dedim. Ama aklımdan da çıkmıyordu. Artık biz dördüncü sınıf öğrencisi olduğumuzdan öğretmenimiz bir sonraki sene yapılacak Anadolu Liselerine giriş sınavına bizi yavaş yavaş hazırlıyordu. Bir soru sormuştu. İşte bir daire verdi çevresini hesaplattırdı ve 15 tur sonra ne kadar yol gider diye. Ben ve bir kaç arkadaş yapmıştık bunu ( 4 kişi soruyu yapabilen ödül diye tahtada dizilirdik). Ama aklımı kemiriyodu "ne bu pi? ne bu 3,14? neden 3,14 te 3,15 değil?" Öğretmene merak edip soran bir tane arkadaşta yok. Eve gidince anneme sorarım diyodum.
Sonra ne mi oldu. Sonra ki ders okulumuz ziyaret eden müfettiş derse girdi. Ders matematik değildi ama adam bir daire verdi ve çevresini sordu. Sonra bir tane daha verdi onun da çevresini sordu. Sonra bir başka daire daha verdi onunda çevresini sordu. Bizde "aaa biz yapıyoz bu konuyu" diye seviniyoruz ki adam "peki dedi pi (п) sayısı nedir, çocuklar?" dedi. Bizde "3,14" dedik. "Nedir bu 3,14?" Bizde tabi tık yok. Bir bakıma sevindim. Adam benim soracağım soruyu sordu, cevabını merak ettiğim şeyin bu yüzden çok mutluydum. Cevap kimseden gelmeyince adam beni ayağa kaldırdı (tühh). Sınıfta bir büyük daire vardı aslında çemberdi içi boştu çünkü, onu eline aldı ve eline bir de ip parçası aldı. İpi merkezinde geçecek şekilde yani çapını iple ölçtü. Sonra bu ölçülü ipi, çemberin etrafında gezdirdi. 3 kez döndü bu ip başlangıç noktasına az bişe kalmıştı ki, o kalan mesafeyi de ölçerek çapın yaklaşık 0,14 değerindeydi. Ben çok sevinmiştim. Banada çok mantıklı gelmişti bu. Müfettiş o ara pi sayısının tarihini anlatmaya başlamıştı. Mısırlıların bulduğu falan...

Tarih benim o zamanlar için en nefret ettiğim şeyin şeyi idi. Ondan sonra herşey nereden ve nasıl geldiğini araştırmaya başlamıştım. Adem ile Havvayı, Kerem ile Aslıyı, evreni, köprüleri, petrolü, parayı, Sevdayı (Sevda:) ), Var olma nedenini...İster istemez tarihle tanıştık.

Benim aslında tarih sevgim, merakım matematiğe, çembere, pi (п) sayısna dayandığını bugün anladım ve hatırladım. Çarşamba'da sulama için yapılan barajı membasına gidip gezdiğimde (göleti su tutmaya başladı bu arada) kafama bişe takıldı ve eve geldiğimde aydınlandım. Şu anda çok mutluyum anlatamam....

Araştırmalar, meraklar, gözlemler... İnanmadığım tek şey "evrim teorisi" diyebilirim. Beni Tanrıya bağlayan tek şey ama bu konuda duygusal değilim. İlk zamanları inanmıştım . Ama şu lanet olası tarih araştır dedi ve Darwin'in ölesine bir teori ( kimler teori olarak kabul etti bilmem) attığı ve bu teoriyi 19. yy şartlarında sadece benzerliğe bakılarak fiziksel bir gözlem diyebiliriz, ölesine söylemiş bir burjuva özentisinden başka bişe olmadığını öğrendim ve anladım. Bir çok kaynaktan. Sahip çıkanlarında o zamanları yeni filizlenen ve yeni yeni gruplaşan bir başka grup bunu kabul etmiş ve bilim dünyasında araştırmalara neden olmuş ve birçok soruyuda beraberinde getirmiştir. Tabi ki ben bir biyolog değilim, bu konuda en ufak bir araştırmam yok. Benim alanım değil çünkü, ama DNA üzerinde bir çok bilim adamının elde ettiği verilerin doğrultusunda bunu diyebiliyorum. Tabii zamanla herşey sonuçlanacaktır.

Ben mesela CERN deneylerinin sonucunu bekliyorum. "Made in Tanrı" yazısını görmeyi ve ona ulaşmayı, ama sonuçta herşey olabilir. Bunu olgunlukla karşılamaya da hazırım. Çünkü Yaşam Arapça karşılığı olan Hayatı çok seviyorum. Hızla akıp giden bir zamanın içindeyiz. Bugün 21 yaşındayım yarın kim bilir nerede...Ama sadece şunu diyebilirim, yılmamak ve sürekli çalışmak gerekir.

Yaşamım boyunca; gözlerimin içi, aileme ve dostlarıma gülmesi dileğiyle...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

Tarihçe: Pi sayısı Babiller, Eski Mısırlılar ve pek çok eski uygarlık tarafından biliniyordu. Onlar, tüm çemberlerin çevresinin çapına bölümünün sabit bir sayıya eşit olduğunu fark etmişlerdi. Bu sabit sayının bulunması artık çapı bilinen her çemberin çevresinin hesaplanmasına imkan tanıyordu. M.Ö. 2000 yılı civarında Babiller p sayısını 31/8 ya da 3,125 olarak kullanıyordu. Eski Yunanda karekök 10 ya da 3,162 sayısı kullanıldı. Arhimedes ise (M.Ö 287 – 212) 3 10/71 ve 3 1/7 sayısını p sayısı olarak kullandı.
M.S. 500 yılı civarında p sayısı için 3,1415929 olarak kullanıyordu. 1424 yılında İran’da virgülden sonraki on altı basamağı doğru olarak biliniyordu. 1596 yılında Alman Ludolph van Ceulen, p nin virgülden sonraki yirmi basamağını hesapladı ve bu sayı Avrupa’da Ludolph sabiti olarak bilindi. O tarihten sonra p sayısının virgülden sonraki milyarlarca basamağı hesaplanmıştır.
Günlük kullanımda basitçe 3,1416 olarak ifade edilmesine rağmen gerçek değerini ifade etmek için periyodik olarak tekrar etmeyen sonsuz sayıda basamağa ihtiyaç vardır. İlk 65 basamağa kadar ondalık açılımı şöyledir:

3, 14159 26535 89793 23846 26433 83279 50288 41971 69399 37510 58209 74944 5923

Günümüzde pi sayısının virgülden sonraki en fazla basamağını hesaplayabilmek üzere birtakım yarışmalar yapılmaktadır. Şu an rekorun virgülden sonra 73 milyar basamak olduğu bilinmektedir.

4 Ekim 2008 Cumartesi

Mustafa

70. Ölüm Yıl dönümünde onu saygıyla anıyoruz.

Teşekkürler; Can DÜNDAR ve Goran BREGOVİÇ

http://www.mustafa.com.tr/

http://www.candundar.com.tr/

http://www.goranbregovic.co.yu/

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

27 Eylül 2008 Cumartesi

Doğum Günün Kutlu Olsun, Google

Evet bugün Google'un doğum günüymüş. Çarşambada evimdeyim. Kardeşimin bilgisayrını açtım ve İnternet Explorer da açılan ilk sayfa http://www.google.com/ oldu.
"Vay" dedim.
"Ne iş" dedim.
"O kadar oldu mu?" dedim
"İyi ki doğdun " dedim.
"On yılda bir dünya oldular, iyi para kaldırdılar" dedim

Google da bu on yılı anlatan bir çizelge yapmış. Çok sevdim (Çizerge için tıklayınız)
http://www.google.com.tr/tenthbirthday/#2008

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

18 Eylül 2008 Perşembe

Mernis

T.C. Devletinin 26 yıl önce planları yapılmaya başlanan ve her vatandaşına verdiği kimlik numarası ile vergi, sosyal güvenlik, eğitim gibi birçok alanda hem kamu hemde özel sektörlerinin işini rahatlatacak milli bir projedir.

Mernis Projesinin Tarihçesi :
*5 Mayıs 1972 tarih ve 1587 sayılı Nüfus Kanunu ile MERNİS projesi fikri doğdu.
*1976 yılında Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından projelendirildi.
*1980 yılında proje,Ortadoğu Teknik Üniversite'sine (ODTÜ) ihale edildi.
*1982 yılında projeyi uygulama çalışmaları başladı
*1982-1996 yılları arasında proje çalışmalarına devam edildi.
*1996 yılında Dünya Bankası MERNİS projesini özelleştirme ve Sosyal Güvenlik Ağı (PIAL) kapsamına aldı ve proje fizibilite çalışması yapıldı.
*1997 yılında yürürlüğe giren 4300 sayılı kanunla sağlanan ödeneğin kullanılması ile MERNİS projesi hız kazandı.
*MERNİS projesi yönetim şeması oluşturuldu.
*1997 yılında Dünya bankası MERNİS projesine kaynak aktardı.
*1997-1999 yılları arasında Genel Müdürlük ve 923 ilçe nüfus müdürlüğünün altyapısı tamamlanarak bilgisayar sistemleri kuruldu.
*Genel Müdürlük ile İlçe Nüfus Müdürlüklerinde bulunan Sunucu ve Kişisel Bilgisayarlara *İşletim Sistemleri ve Veri Tabanı Yönetim Sistemleri kuruldu.
*1997-1999 yılları arasında nüfus kayıtları bilgisayar ortamına aktarıldı.
*1998 yılında ilçe nüfus müdürlüklerine destek vermek amacıyla Acil Destek Merkezi(call center) kuruldu.
*1998-2000 yılları arasında MERNİS uygulama yazılımları gerçekleştirildi.
*1997-2002 tarihleri arasında 6500 personele bilgisayar teknolojileri konusunda eğitim verildi.
*28 Ekim 2000 tarihindeTürkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası tüm nüfus kayıtlarına verildi.
*Eylül 2000 tarihinde merkezi sunucu sistemi,depolama sistemi ve yedekleme sistemleri satın alınarak 16 Kasım 2000 tarihinde hizmete açıldı.
*Kamu kurum ve kuruluşlarına ve vatandaşlara T.C. Kimlik Numarasını yaygınlaştırmak amacıyla Nüfus Bilgi Bankası kuruldu.
*13 Aralık 2001 tarihinde ilçe nüfus idarelerinin merkezle on-line çalışmasını sağlamak amacıyla nüfus idarelerinin iletişim alt yapısının kurulması ve online-uygulaması ihalesi yapıldı.
*18 Mart 2002 tarihinden itibaren online uygulama Ankara ve Kırıkkale iline bağlı ilçelerde pilot uygulama olarak başlanarak, 2002 yılı sonu itibariyle projenin bitirilmesi hedeflendi.
*Kasım 2002 sonu itibariyle MERNİS veri tabanı kurulmuş ve MERNİS sistemin online olarak çalışması sağlanmıştır.
Kaynak; Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü
Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

15 Eylül 2008 Pazartesi

Vay Be 32 GB

Sandisk, dijital fotoğraf ve video kameralar için 32GB'lık yeni bir Compact Flash (CF) kartı duyurdu
Sandisk'ten Susan Parks, HD kameraların genellikle yüksek kapasiteli bellek kartlarına ihtiyaç duyduğunu, 32GB Extreme III Compact Flash ürünlerinin ise profesyoneller için daha uzun kayıt süresi ve daha iyi veri transfer oranları sağlayacağını belirtti.
Yeni kart 30MB/sn (200x) okuma ve yazma hızına sahip, ve edinilen bilgiye göre 80 dakikaya kadar 4:2:2 ofrmatında HD video kaydedebiliyor. Extreme III ayın zamanda -25'C dereceden +85'C'ye kadar değişebilen hava sıcaklıklarında da çalışabiiyor.
Ekim ayında piyasaya çıkacak olan ürünün fiyatının 300 dolar civarında olacağı tahmin ediliyor.
Kaynak; Google Haber/ Bilim-Teknoloji
Teşekkür Ederim...
Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

14 Eylül 2008 Pazar

Eskişehir Eğitim Merkezi

Yılmaz Büyükerşen, Eskişehir'de bulunan hava üssünü ve uçak fabrikasını da dikkate alarak, Eskişehir'deki Anadolu Üniversitesi'nin içinde, 1986 yılında Türk Hükümeti ve Uluslararası Sivil Havacılık Organizasyonu'nun (ICAO) sağladığı kaynaklarla bir Sivil Havacılık Meslek Yüksekokulu kurdu.1989 yılında Fransız Hükümeti'nin desteği ve yapılan anlaşmayla okulun imkânları geliştirildi. 1992 yılında Yüksek Öğretim Kanunu'nda yapılan bir değişiklikle okulun adı Sivil Havacılık Yüksekokulu oldu. Eğitim süresi bir yıl İngilizce hazırlık olmak üzere 5 yıla çıkarıldı.Okul Müdürü Prof. Dr. Mustafa Cavcar'dan öğrendiğime göre, bu yüksekokula her yıl ÖSS'yle kabul edilen 10 öğrenciye pilotluk eğitimi veriliyor. Havacılık Elektrik Elektroniği, Uçak Gövde-Motor Bakım, Sivil Hava Ulaştırma İşletmeciliği bölümlerine Öğrenci Yerleştirme Sınavı'yla, Pilotaj ve Hava Trafik Kontrol bölümlerine ise Özel Yetenek Sınavı'yla öğrenci alınıyor.
Güngör URAS
Milliyet; 14.09.2008 tarihli köşe yazısı

9 Eylül 2008 Salı

Birikim ve Üretim

Merhabalar, Eskişehirdeyim ve 5. dönemime başlayacam. Şimdi stajımın bir ayağı olan Orhan TAŞKIN 'ın her sabah "Günaydın çocuklar" dediği Topografya stajındayım. İyi gidiyo ben araziyi severim zaten. Grupta iyi diyebilirim. Allah'a şükür. Elhamdürillah, vs

Geçen pazar benim Türkçe Yaşam Dergisi yayın grubu ile bir araya geldik diyebiliriz ve her pazar bir araya geleceğiz, başka işler çıkmazsa tabii. Geldik diyebiliri dedim çünkü okul konusunda daha erkenciyiz, 15 Eylül sonrası artık. Dergimizin son sayısı (8.Sayı) olan Eylül-Ekim sayısı bayilerde, tükenmeden alın:)

O gün güzel şeyler konuştuk. Tabii siyasette konuştuk, Deniz Feneri dedik, Erdoğan dedik, Baysal dedik. Ama orada güzel bişe olduğunu söylediler. Bir tartışma bir sunum olacağını her hafta pazar günleri...Konu ne biliyo musunuz, Kitap yanlış okumadınız Kitap ve Kitaplar...

Ben çok sevdim. Her hafta daha önceden belirlenen yere kadar kitabın bölüm veya bölümleri okunacak. Sonra okunan yerler tartışmaya açılacak isteyen arkadaşlar sunum yapacaklar. Belki ilerde ben de yapabilirim. Niye olmasın. Okuldan vakit bulursam. Güzel bir uğraş geldi bana. Geçen Eskişehir/ Odunpazarı belediyesi OMEK adı altında ücretsiz halk eğitim kursları açıyor (Eskişehirin sevdiğim yönlerinden biridir bu). Güzel konuşma ve diksiyon kursuna yazıldım. Hafta sonları gitmeyi planlıyorum. Böylece kursta öğrendiklerimi yukarda bahsettiğim sunumda ve tartışmada pekiştirmeyi düşünüyorum. İyi bir fırsat çıktı karşıma gibi geliyor bana, bakalım hayırlısı.

Bu arada Topluluk Türkiyede yeni kurulmuş. Adı Türkiye Kitap Topluluğu şubeleri bile var Ankara, Eskişehir, Bursa, Manisa (İsmini unuttum ama bir köyde evet bir köyde çok güzel dimi) ve İzmir( 3 şubesi var çok kalabalık diyolar Konak-Karşıyaka-Bornova). Tabi şubeler başka kitaplar belirleyerek bu tartışma ve sunumu hazırlıyolar. Biz Türk Tarihini araştırıyoruz. Bu konu hakkında kitaplar okuyoruz. Arkadaşlar daha önce başlamışlar. Ben de onlara katıldım ve bir kitap bile verdiler. Burada güzel olan kitapları toptan getirterek %50 ye kadar ucuz ve indirimli alabilmemiz.

Türkiye gördüğüm şu zaman karanlık bir zaman. Elimden şu an için bir şeyler gelmesede yarın için güçlenip, gerekli bilgi birikimine sahip olarak üzerime düşen ibadeti yapacağım. Benim için ibadet, ekmeğini yediğim vatana hizmettir. İnşallah herşeyin hayırlısı olur.
Sizleride bekleriz arkadaşlar...

Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

26 Ağustos 2008 Salı

Çıktık İyi mi

Facebook film oluyor
Mark Zuckenberg tarafından kurulan dünyanın en ünlü sosyalleşme sitesi "Facebook" beyazperdeye gelecek. Senaryo yazarı Aaron Sorkin, Facebook’un kurucularını ve kuruluş öyküsünü anlatan sinema filmi için hazırlıklara başladı. BBC’nin internet sitesinde yer alan habere göre, 24 yaşındaki Zuckenberg tarafından kurulan ve tüm dünyada milyonlarca üyesi bulunan Facebook, sinema dünyasının da ilgisini çekti. Tom Hanks’in rol aldığı "Charlie Wilson’un Savaşı" adlı filmin senaristi ve ABD’de yayımlanan "The West Wing" dizisinin yaratıcılarından Sorkin, senaryosuna destek olması için kendisine Facebook’ta bir kullanıcı hesabı da açtırdı. Sony şirketi tarafından gerçekleştirilecek projenin yapımcılığını Scott Rudin’in üstleneceğini belirten 47 yaşındaki Sorkin’in en önemli sıkıntısı ise "Facebook"a oldukça yabancı olması. "Facebook’tan pek anlamıyorum" diyen Sorkin, bu nedenle üye olduğunu, açtırdığı hesap sayesinde projesine katkı sağlamayı amaçladığını söyledi. Pek çok kullanıcının karşılaştığı sorunun kendi başına da geldiğini belirten Sorkin, Facebook’ta kendisi adına alınmış başka üyeliklerin ve sayfaların da bulunduğunu gördüğünü, bunun da hoşuna gittiğini ifade etti. Bu filmi çekerken Facebook üyelerinin yardımına ihtiyacı bulunduğunu ve destek beklediğini de belirten Aaron Sorkin, "Dürüstçe söylemek gerekirse gerçekten buranın nasıl işlediğini bilmiyorum. Onun için Facebook’tayım" dedi. Facebook, Şubat 2004’te Harvard Üniversitesi’nde eğitim gördüğü yıllarda Mark Zuckenberg tarafından kuruldu. Zuckenberg tarafından arkadaşlarıyla haberleşmek amacıyla oluşturulan ve ilk zamanlarında sadece ABD’de öğrenim gören üniversiteliler için tasarlanan Facebook’un bugün dünya çapında 100 milyondan fazla üyesi bulunuyor.
Kaynak; Milliyet, o da BBC'den
Teşekkür Ederim...
Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

TMT

Türk Mukavemet Teşkilatı (kısaca TMT), 27 Temmuz 1957'de Fatin Rüştü Zorlu ve Korgeneral Daniş Karabelen'in önderliğinde Rıza Vuruşkan, Burhan Nalbantoğlu, Rauf Denktaş ve Kemal Tanrısevdi tarafından Lefkoşa’da kurulan, dağınık olarak faaliyet gösteren küçük grupları birleştirerek, tüm Kıbrıs adasına yaygın, her Türk köyünde varlık gösteren, Rumların EOKA örgütüne karşı çarpışan güçlü bir mukavemet teşkilatıdır.
Kıbrıs'ta, 1 Nisan 1955'te faaliyete geçen ve Türklere saldırmaya başlayan, Türk köylerini yakıp yıkan, EOKA terör örgütüne karşı, Türk halkının savunmasını yapacak bir örgütlenme gereksinimini duyan Kıbrıs Türkleri, önceleri çeşitli mukavemet grupları oluşturmuştur.
Ancak, dağınık, küçük ve eğitimsiz olan bu mukavemet gruplarının askeri bir yapıya sahip EOKA karşısında, Türk halkının savunmasını yapması mümkün olmamıştır. Bu eksikliği gidermek amacıyla TMT kurulmuştur.
TMT, Rumların iddia ettiği gibi bir saldırı ve terör örgütü değildir. Terör örgütü EOKA'dan 2,5 yıl sonra, Türklere yönelik saldırıların yoğunlaşması üzerine kurulmuş olması da, bunun kanıtıdır. Faaliyet gösterdiği süre içinde hiçbir Rum köyüne saldırmayan TMT, Türk gençlerini eğitmiş, kendilerini savunmaları için gerekli silâhları sağlamıştır.

TMT'nin amaçları
* Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini sağlamak,
* ENOSİS'e ve bu hedef doğrultusunda yapılan girişimlerle estirilen teröre karşı durmak,
* Türklere yapılacak saldırıları geri püskürtmek,
* Türk Toplumunun birliğini ve bütünlüğünü sağlamak, ENOSİS'i savunan AKEL'in Türk toplumu içinde ideolojik etkinlik kurmasını ve iç cepheyi bölmesini önlemek,
* Rumlara ve İngilizlere karşı Kıbrıs Türklerinin haklarını savunmak,
* Anavatan Türkiye ile sıcak ilişkileri ve Türk Halkının Anavatana bağlılığını sürdürmek.

Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

Ankara Metrosu

Merhabalar
Ankara metrosunu çok inceledim çok yere gittim ama yetkililer ampul olduğu için bişe bilmiyolar neyse. Bende google dan aradığım bilgilere ve birkaç mühendisten aldığım bilgi doğrultusunda sizlere ankara metrosunu anlatim.

Kime sorsam "Ankara metrosunu Murat KARAYALÇIN başlattı onu eseri" diyo bi başka bilirkişi ise"Melih GÖKÇEK olmasaydı bu metro bitmezdi" diyolar. Bende "Allah büyük" diyorum. Keşke işin başında olsaydım daha iyi kaynak olurdum.

Metro konusunda geri kaldık diyebiliriz. Ama bir yerden de olsa başladık, ilerliyecez. Ankara şimdi sadece iki metro ağı var. Biri Ankara Metrosu diğeri Ankaray hafif metrosu. ( Hafif metro da ne ise anlamadım. İkiside insan taşıyo. Metroda klima var Ankarayda yok acaba bu mu?Bilen varsa bu yazının altına yorum yazarak bilgi verebilir mi acaba)

Şu anda hizmet veren ve inşaatı devam eden Ankara Metrosu ağı...

Ankara metro ağı, 4'ü yapım aşamasında olmak üzere toplam 6 farklı metro bulunduran bir ulaşım ağıdır. Şuan toplam 23 istasyon bulundurmakta ve 23,1885 km uzunluğundadır.

Hizmet Veren Metro Ağı

Ankaray
Ankara'nın artan ulaşım talebini karşılamak amacıyla yapımına 7 Nisan 1992 tarihinde başlanan Ankara'nın ilk metrosu Ankaray, 30 Ağustos 1996 tarihinde tamamlanarak AŞTİ-Dikimevi güzergahında hizmete açıldı.
Toplam hat uzunluğu: 8,527 km
Hemzemin: 217,440 m
Yarma: 412,230 m
Tünel (Delme): 1758,462 m
Tünel (Aç-kapa): 4920,782 m

METRO
1997 yılında açılan Ankara Metrosu (yeni inşaatlarla birlikte isminin Ankara Metrosu 1. Aşama olarak kullanımı artış gösterdi) Batıkent-Kızılay istikametinde ulaşım sağlayan, Ankara'nın kullanımda olan metrosudur.
Toplam hat uzunluğu: 14,6615 km
Köprüyol: 3.4 km
Açık yarma ve hemzemin: 4.1 km
Tünel (Delme): 7.1 km

İnşa halinde olan metro ağları

Metro 2. Aşama
Metro 2. Aşama (halk arasında Çayyolu Metrosu olarak da bilinir) Kızılay ile Çayyolu semtini birleştiren, yapımına 2003 yılında başlanan ve inşaatı halen devam eden Ankara'nın 3. metrosudur. Bu metronun Metro 1 Kızılay istayonu üzerinden aktarmasız taşıma yapması planlanmaktadır.

Metro 3. Aşama
Metro 3. Aşama (halk arasında Eryaman Metrosu olarak da bilinir) Kızılay ile Törekent semtini birleştiren, yapımına 2001 yılında başlanan ve inşaatı yasal sorunlar nedeniyle tamamlanamayan Ankara'nın 4. metrosudur. Bu metronun Metro 1 Batıkent istasyonu üzerinden aktarmasız taşıma yapması planlanmaktadır.
Toplam hat uzunluğu: 17,760 km

Metro 4. Aşama
Metro 4. Aşama (halk arasında Keçiören Metrosu olarak da bilinir) Tandoğan-Ulus ile Keçiören ilçesini birleştiren, yapımı halen devam eden Ankara'nın 5. metrosudur. Bu metronun Ankaray'ın Tandoğan istasyonu üzerinden aktarmalı taşıma yapması planlanmaktadır.

Kaynak; EGO, Vikipedi
Teşekkür ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

27 Temmuz 2008 Pazar

Çarşamba Ağzı

Bazen dışardan gelen misafirlerim oluyo bu nedir şu nedir diye soruyolar arkadaşlar bizim buranın konuşma ağzı biraz değişiktir, iyide sen kullanmıyosun bu ağzı diyolar bende bu ağızla büyümedim arkadaş diyorum. Örnek mi aşağıya bakın;
TÜRKÇE - ÇARŞAMBA AĞZI
Tahteravalli -Çöğmen Çıkırak
Kız Çocuk-
Köpek Yavrusu-Kücen
Erkek Çocuk-Döl
Yenge-İnge
Tarla-Talle
Tepsi-Gıyılı
Semiz Otu-Pirpirim
Sert-Gayım
Misket-Enek
Saklanmak-Sinmek
Gevşek-Holtamış
Üşümek-Buymak
Rastgele-Ikbala
Koş-Siit
Patlıcan-Balcan
Nereye-Na
Buraya-Bori
Bahçe-Avlu
Zorla-Gasbânak
Çene-Çenge
Sperm-Toom
Tereyağı-Malyağsı
Civciv-Cüce
Hüseyin-İsiin
Elbise-Öteber
Teşekkür ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

Artık Çarşambayı Sel Almıyor

Bir çoğunuz Çarşambayı Sel Aldı türküsünü bilirsiniz. Kısaca olay şu Karadeniz yağmurludur, çok yağınca Yeşilırmak taşar alır götürür herşeyi...

Böyle devam etmiş bu durum bu türkü çok söylenmiş, remixleri bile yapılmış, gün gelmiş barajlar kralı Süleyman DEMİREL başbakan olmuş ve "su akar Türk bakar" deyimini değiştirmiş ve güzelim Çarşambamıza iki baraj yaptırma kararı almış...

Bu hikaye Hasan Uğurlu ve Suat Uğurlu Barajlarının hikayesidir. Bu iki barajı o zamanları yeni kurulmuş ve hepimizin iyi bildiği Doğuş İnşaat tarafından yapılmıştır. Yani yüklenici firma Doğuş İnşaattır.
HASAN UĞURLU BARAJI
Hasan Uğurlu Barajı, Samsun ili Ayvacık ilçesinde, Yeşilırmak üzerinde, elektrik enerjisi üretimi amacı ile 1971-1981 yılları arasında inşa edilmiş bir barajdır.
Kaya gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 9.600.000 m³, akarsu yatağından yüksekliği 175 m, normal su kotunda göl hacmi 1.073,75 hm³, normal su kotunda göl alanı 22,66 km²'dir. 500 MW güç kapasitesine sahip HES (hidroelektrik santralı) yılda 1.217 GWh elektrik enerjisi üretir.
Japonya Hükümetinden sağlanan kredilerle inşa edilmiştir. Baraja, inşaatın başlangıcında, 1971 yılında bir trafik kazasında hayatını kaybeden DSİ Samsun 7. Bölge Müdürü Hasan Uğurlu'nun adı verilmiştir.
SUAT UĞURLU BARAJI
Suat Uğurlu Barajı, Samsun (il)'inde, Yeşilırmak üzerinde, sulama ve elektrik enerjisi üretimi amacı ile 1975-1982 yılları arasında inşa edilmiştir.
Toprak gövde dolgu tipi olan barajın gövde hacmi 2.151.000 m³, akarsu yatağından yüksekliği 51,00 m, normal su kotunda göl hacmi 182,00 hm³, normal su kotunda göl alanı 9,70 km²'dir. Baraj 83.312 hektarlık bir sulama alanına hizmet vermekte, 46 MW güç kapasitesindeki HES yılda 273 GWh elektrik enerjisi üretimi sağlamaktadir.
Baraja, 1971 yılında, 18 kilometre yukarısındaki Hasan Uğurlu Barajı'nın inşaatının başlangıcında, eşi DSİ Samsun 7. Bölge Müdürü Hasan Uğurlu ile birlikte bir trafik kazasında hayatını kaybeden Suat Uğurlu'nun adı verilmiştir.

Kaynak; DSİ Genel Müdürlüğü

Teşekkür ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

Anayasa Mahkemesi

Şu parti kapatma davası olsun türbanla ilgili olan anayasa değişikliği olsun şu günlerde Anayasa Mahkemesini bilmeyen yoktur sanırım. Resmi sitesinde gezinirken şu anda köşkün yanındaki mevcut Anayasa Mahkemesi binasının yenisi yapıldığını öğrendim. Nerede olduğunu bilmiyorum. Bir çok Ankaralıya sordum. Cevap negatif...İşte temeli, işte mimari tasarımı...

Teşekkür ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

Bizdeki Gökdelenler

Uzak doğuda, Dubai de, Amerikada daha doğrusu dünyanın bir çok yerinde yüksek binalar yapma yarışı var. Yarış diyorum çünkü şu sıralar her yerde bir bayrak yarışı gibi her geçen gün dünyanın en yüksek binası şu demek artık imkansız. 20 yy ortasında sadece New York taki Empire State veya birçoğu Chicago da bulunan gökdelenler idi...Ama günümüzde bu böyle değil şimdi bu yarış uzak doğuya ve Dubai'ye kaymış durumda...
Peki biz neler yapıyoz, şu anda ülkemizde inşaatı devam eden birçok gökdelen inşaatı var ama bugün itibari ile liderlik İş Bankasına ait olan İş Kuleleridir.
Gelelim hep beraber ülkemizdeki ilk ona giren gökdelenleri(gökdelen derken sadece yükseklik değil kullanım ve estetiğide göz önüne alalım) inceleyelim...
1. İş Kule - İSTANBUL
2. Garanti Bankası - İSTANBUL
3. Tekfen Tower - İSTANBUL
4. Sabancı Center - İSTANBUL
5. Ceylan İntercontinental - İSTANBUL
6. Mersin Tower - MERSİN
7. Kanyon - İSTANBUL
8. Metrocity - İSTANBUL ,
9. Sheraton - ANKARA
10. Halk Bankası - ANKARA
İŞ KULE
Türkiye’nin en yükseği
Yapımına 1996’da 25.909 metrekare alan üzerinde başlandı, 2000’de bitti. Mimari projesi Doğan Tekeli-Sami Sisa Mimarık bürosu ile Amerikan Swanke Hayden Connel International’a ait. Kule 1 yani İş Kule, 52 katlı ve yüksekliği 181.2 metre. Personel otoparkı 2 bin araç, ücretli otopark 790 araç kapasiteli. İş Kule’de 2828 kişi çalışıyor. Bina en şiddetli depreme dayanıklı olarak, esneme payı da hesap edilerek inşa edilmiş. En üst noktasındaki esneme, ekstrem durumlarda artı eksi 32 cm’ye ulaşabiliyor. Binada 20 asansör ve 3 yürüyen merdiven var. Yangına dayanıklı veya yanmaz kablolar kullanılmış. Altı yangın merdiveni var. İş Kule’de bir oditoryum ve giriş katında kültür-sanat etkinliklerinin yer alacağı Exhibition Gallery bulunuyor. Ayrıca çarşı ve fast food bölümlerini barındıran bir kompleks de var. İstanbul, 4 Levent’te.
GARANTİ BANKASI
Engelliler de düşünüldü
Garanti Bankası Genel Müdürlüğü olarak kullanılan binanın yapımına 1997’de başlandı, 2002’de bitti. Mimarı Randolf Gerner. 21 katlı bina, 143.7 metre yükseklikte. Yapının 6 yolcu ve bir yük asansörü var. Yaklaşık 1400 kişi çalışıyor, 560 araçlık otoparkı var. Tamamen depreme dayanıklı. Çalışanların temiz hava soluyamamaktan dolayı yaşadıkları sağlık ve psikolojik sorunlarını engellemek için panjurlu giydirme cam cephe sistemi yapılmış. Dışarıdaki taze havayı içeri alıyor. Duman tahliye sistemi de var. Ayda 700 bin kw saat elektrik, günlük 70 ton su kullanılıyor. Tümüyle engelliler düşünülerek tasarlanmış. Merdivenlerde tekerlekli sandalyeler için rampalar var. Her katta engelli tuvaleti bulunuyor. İstanbul’da Levent’te.
TEKFEN TOWER
6 ayda bir anket yapılıyor
Yapımına 2000’de başlandı, 2003’te bitti. İçinde finans sektöründen sigortacılık, danışmanlık, ilaç, pazarlama ve havayolu taşımacılığı sektörlerinde faaliyet gösteren 18 şirket var. 1800 kişi çalışıyor. Mimari proje, Swanke Hayden Connell Architecs şirketi tarafından yapıldı. Tekfen Tower 38 katlı ve 118 metre. 17 asansör, 2 yürüyen asansör ve 800 araçlık otoparkı var. İstanbul’da beklenen en yüksek depreme dayanaklı olarak tasarlandı. Ofis alanı üzerinde kişi başına 18.5 metrekare düşüyor. Ofis çalışanlarına her 6 ayda bir anket düzenleniyor ve sonuçlara göre Tekfen Tower’daki tüm ürün ve hizmetler yenileniyor. İstanbul’da Levent’te Büyükdere Caddesi’nde.
SABANCI CENTER
Kişi başına 50 metrekare
1988’de yapımına başlandı, 5 yıl 3 ayda bitti. Mimari proje Haluk Tümay ve Ayhan Böke’ye ait. Akbank Genel Müdürlüğü, Sabancı Holding ve holding şirketleri tarafından kullanılıyor. Akbank Kule 35 kat ve bodrum hariç 139 metre. Holding Kule 30 kat ve 119 m. Yaklaşık 2200 kişi tarafından kullanılıyor. Kapalı otoparkın kapasitesi 450, açık otoparkın 50 araç. Sistem depremi algıladığında Türkçe ve İngilizce anons yapıyor, şebeke elektriğini ve doğalgazı kesiyor, hareket halindeki asansörleri en yakın katta durduruyor ve turnikeler boşalıyor. Kişi başına düşen alan brüt 50 metrekare. Tüm camlar dışarıda olabilecek patlamaya karşı, dağılmayı önleyici filmle kaplı. Havalandırma 41 klima santralıyla yapılıyor. İstanbul 4 Levent’te.
CEYLAN INTERCONTINENTAL
Yangına 90 dakika dayanıklı merdiven
Şimdi İstanbul Ceylan Intercontinental Oteli. Yapımına 1967’de başlandı, 1975’te Sheraton Oteli olarak hizmete girdi. 1995’te renovasyona girerek Ceylan İntercontinental Hotel oldu. Mimarları Prof. Kemal Ahmet Aruğ, Prof. Hande Suer, Prof. Mehmet Ali Handan, Dr. Tekin Aydın, Altay Erol ve Yalçın Emiroğlu. 25 katlı ve 90 metre yüksekliğinde. 8700 metrekare zemin üzerine kurulu. Günlük ziyaretçi kapasitesi 2250. Aylık elektrik tüketimi 1 milyon 100 bin kw saat. Aylık su tüketimi yazın 13 bin, kışın 8 bin metreküp. 65 klima santralıyla çalışıyor. Yangına 90 dakika dayanaklı yangın merdiveni var. Ayrıca merdivene duman girişi engelleniyor. İstanbul Taksim’de.
MERSİN TOWER
Yapıldığında en yüksekti
Yapımına 1987’de başlandı, 1992’de tamamlandı. 175 metre yüksekliğinde, 52 katlı. Kentin hemen hemen her tarafından rahatça görülebiliyor. 12 dönüm arazi üzerinde kurulu. 16 katında 5 yıldızlı Taksim Otel hizmet veriyor. Diğer katlar ofis olarak kullanılıyor. Yapıldığı tarihte Singapur-Frankfurt arasındaki en yüksek betonarme binaydı. Merkezi İstanbul’da bulunan Üstay Yapı Taahhüt ve Ticaret tarafından inşa edildi. Mimari projesi Cengiz Bektaş tarafından yapıldı. Kapalı alanı 62 bin metrekare. Elektronik kontrollü anons, yağmurlama, havalandırma, merkezi ısıtma gibi modern sisteme sahip binada 6 asansör bulunuyor. Mersin’de Mahmudiye Mahallesi Hastane Caddesi’nde.

KANYON
Yüzde 100 temiz hava
Konut, ofis ve alışveriş merkezi olarak kullanılan kompleksin yapımına üç yıl önce başlandı, geçtiğimiz mayısta bitti. Mimarları ABD’den Jerde Partnership ve Türkiye’den Tabanlıoğlu Mimarlık. Ofis kulesinde çalışanlar yaklaşık 1500, konutta oturanlar ise yaklaşık 500 kişi. 2300 araçlık kapalı otopark var. Bulunduğu bölgede meydana gelebilecek en büyük depremin yüzde 20 fazlası düşünülerek inşa edilmiş. Tam olarak açılır pencereler mevcut. Gün ışığından maksimum fayda sağlamak için şeffaf cam kullanılmış. 250 bin metrekarelik kapalı alana sahip Ofis bloku 26 katlı ve toplam 30 bin metrekare. Çarşı dahil 34 asansör var. Yüzde yüz temiz hava dolaşımı sağlayan havalandırma sistemi mevcut. İstanbul Levent’te.
METROCITY
Günde 3 bin 600 kişi giriyor
1996 yılında yapımına başlanan Metrocity, 2003 yılında hizmete açıldı. Mimarları Doğan Tekeli ve Sami Sisa. 24 katlı gökdelen, 120 metre yükseklikte. 24 bin metrekare alan üzerine kurulu. İçinde 1200 kişi çalışıyor. Günlük olarak ziyarete gelen misafirlerle birlikte bu sayı 3600 kişiye ulaşıyor. Binada 8 asansör ve 270 araçlık otopark var. Deprem uyarı sistemine sahip. Kişi başına 22 metrekare düşüyor. İstanbul Levent’te.

SHERATON
Geçen yıl geliştirildi
Ankara Sheraton, Alman mimar Wolfgang Haux tarafından tasarlandı. 1991’de hizmete girdi. 24 katı, 340 odası ve silindir şeklinde bir kulesi var. Ankara’nın pek çok semtinden görülüyor. Birbirinden açıkça ayrılmış iki bölümden oluşuyor. Birincisi resepsiyon, fuaye ve restoran bulunan müşteri odaları kulesi; ikincisi ise konferans alanı, mağazalar, havuz ve sağlık merkezi bulunan podyum. Giriş salonu her iki bölümü bağlayan bir geçiş. 12. ile 14. katlar arasında iki kemer bulunuyor. Kulenin tepesi iki silindir ve bir antenle tamamlanıyor, bunların içine mekanik aksam yerleştirilmiş. Otel, 2006’da 150 odalık bir apart otel bölümünün yanı sıra, 1600 kişilik balo salonu, konferans alanı, sergi salonu, iş merkezi ve alışveriş alanını kapsayan bir kongre ve kültür merkezi ile genişletildi. Ankara Kavaklıdere

HALK BANKASI
Dört bloktan oluşuyor
Ankara’da 2000’de hizmete giren Halk Bankası Genel Müdürlüğü, MNG Holding’e bağlı Günal İnşaat tarafından inşa edildi. 4 bloktan oluşuyor. Ana blokun kat sayısı 35. 68 bin 244 metrekarelik kullanım alanı var. Personel kapasitesi 2 bin 100. Dört bodrum katında arşiv, mutfak, depo, kazan dairesi, tesisat odaları, personel girişi, yemekhane, pastane ve sergi alanı var. Zemin, 1, 2 ve 3. katlar ise yönetim katları. 4. kat dinlenme ve yemek salonu, 5. ve 28. katlar tesisat katları, 6-26. katlar büro katları, 27, 29 ve 30. katlar ise özel çalışma ve toplantı odaları ile mutfak ve yemek salonu olarak kullanılıyor. Ankara’da Eskişehir yolu üzerinde.
Teşekkür ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

19 Temmuz 2008 Cumartesi

Bugün Ayın Kaçı? TAKVİMLER

İlk Babil takvimleri kameri ayı, yani birbirini izleyen iki dolunay arasındaki 29,5 günlük dönemi temel alan bir sistemdi. Bu döngüye göre 365,24199 gün olarak gözlemlenen ortalama güneş yılından daha kısa 354 günlük bir ay yılı(kameri yıl) ortaya çıkıyordu.
Güneş yılına dayalı takvimi ilk geliştirenler, eski çağ Mısırlılarıydı. Mısır'da yaşam Nil taşkınlıklarının etrafında dönüyordu. Gece göğünün en parlak yıldızı Sirius (Akyıldız), her yıl Nil'in taştığı zamanlarda, gün doğumundan hemen önce parlıyordu. Mısırlılar takvimlerini bu olayın etrafına yapılandıdılar. Mayalar da zamanın kaydını tutmakla ilgileniyorlardı ama takvimlerini yıllık periyotla ilişkilendirmemişlerdi. Onlar hem geçmişe hem de geleceğe yönelik bir takvim sistemi kurmuşlardı. Modern takvimlerin temeli ise 8. yüzyılda atıldı. Bu takvimler M.Ö. 46 yılında Julius Caesar tarafından kullanıma sokulan Roma Jülyen takvimine dönüştü. Jülyen takvimi son şekline M.S. 8 civarında, İmparator Augustos döneminde kavuştu. O dönemde takvim halen 11 dakika, 14 saniye hatalıydı ve tasarım şekli yüzünden hata miktarı yüzyıllar içinde artış göstermişti.

1582'de Papa XIII. Gregory iki aşamalı bir takvim reformu gerçekleştirdi. Öncelikle on günlük tutarsızlığı ortadan kaldırarak 21 Mart tarihinin ilkbahar ekinoksuyla örtüşmesini sağladı. Bunu da Kutsal Roma İmparotorluğu'nun her yerinde geçerli olacak bir duyuruyla, 4 Ekim 1582'den sonraki günün 15 Ekim olacağını ilan ederek sağladı.

Ardından, artık yılları belirleme kuralını değiştirdi. O tarihten itibaren 400'e bölünebilen yüzyıl seneleri hariç, dörde bölünebilen tüm yıllar "artık yıl" olacak, Şubat ayına bir gün eklenecekti. Bu sistem 3300 yılda yaklaşık 1 günlük düzeltme gerektiren ve 365,2425 güne denk düşen ortalama bir Gregoryen yılını meydana getirdi.
Kaynak; Andrea Gianopoulos/Bilimin 4000 yıllık Serüveni/NTV yayınları
Resim ve Örnek Takvim Tasarımı; Erk EKİN-royalworks design http://www.erkekin.com

Teşekkür ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

Büyük Patlama (Big Bang)

Sanatçılar, büyük patlamanın ya da karadeliklerin ancak hayali canlandırmalarını resmedebiliyorlar

Büyük Patlama teorisi genellikle evrenin oluşumunu tanımlayan model olara kabul edilir. Aslında bu varsayım, evrende gözlemlenen olguların üstüne kurulmuştur. Teori ilk şekline, Alexander Friedmann ve Abbé Georges Lemaître ile birlikte, 1920'de kavuştu. Sonra 1940'larda, George Gamow tarafından gözden geçirildi. "Büyük Patlama" adı, 1950'lerde, teoriyle ilgili kuşkularını dile getiren gökbilimci Fred Hoyle'nin alaycı bir sözü ile ortaya çıktı.

Büyük Patlama öncesinde evrenin fiziği bilinmediğinden, evrenbilimciler varsayımlarına, patlamadan sonra saniyenin birkaç on milyonda birlik süresi içinde evrenin neye benzediğini sorarak başladılar. Evren o sırada, on milyar kelvinlik derecelerde ve atom çekirdeğine yakın yoğunlukta, yüksek enerjili gama ışınları ile doluydu. Evren genişledikçe, gama ışınlarının dalga boyları uzadı, enerjileri düştü ve evrenin ısısı azaldı. Sıcak gazlar ve ışınımlardan oluşan bu karışım soğumaya devam ederken, nükleer parçacıklar ve ardından atom çekirdeği oluştu. Evrenimzide ki maddenin yapısını meydana getiren proton, nötron ve elektronlar, büyük patlamadan sonraki ilk dört saniye içinde oluştular.^

30 dakikalık bir süre içinde tüm bu nükleer reaksiyonlar sona ermişti. Evren kütlesinin yaklaşık yüzde 25'i helyumdan, yüzde 75'i ise hidrojenden ibaretti. Bugün yaşlı yıldızlarda görülen helyum-hidrojen oranı da aynıdır. Evren, oluşumundan bir milyon yıl sonra soğudu ve çekirdekler ile elektronlar birleşerek atomları oluşturdu. O zamana ait fotonlar günümüzde hâlâ görülür. Onlara "kozmik arkaplan ışınımı" diyoruz.

Kaynak; Andrea Gianopoulos/Bilimin 4000 yıllık Serüveni/NTV yayınları

Teşekkür ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

16 Temmuz 2008 Çarşamba

Orjinal Demokrasi

Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

7 Temmuz 2008 Pazartesi

İkinci Nesil EDGE Nedir?

İlk kez ABD'de uygulanan ve Avrupa’da da yaygınlaşmaya başlayan EDGE, multimedyayı cebin ayrılmaz bir parçası haline getirecek.
TurkcellEDGE ile cep telefonlarınızı çevrimiçi iletişimde çok daha etkin ve verimli kullanıp, logo, resim, melodi servislerinden çok daha rahat yararlanabilirsiniz. EDGE (Enhanced Datarate for GSM Evolution) teknolojisi yer, telefon ve yoğunluk gibi kriterlere bağlı olarak GPRS’ten 2-3 kat daha yüksek hızda erişim olanağı sağlar.
TurkcellEDGE’i sadece bu teknolojiyi destekleyen telefonlarla ve bu teknolojiyi destekleyen bölgelerde kullanabilirsiniz. TurkcellEDGE'i destekleyen bölgeler, telefonunuzun Hücre Bilgisi ekranının yanında (E) olarak belirtilir.

Desteklenen veri transfer hızı nedir?
İnternet servislerinde olduğu gibi, kullanılan teknolojinin özelliğinden dolayı, GPRS/EDGE bazlı servislerde sabit ya da ortalama bir veri iletişim hızından bahsedilemez. İletişim hızınız, kullandığınız telefon veya mobil modem kartının terminal sınıfı, bulunduğunuz yer, veri trafik yoğunluğu ve erişmek istediğiniz veri ağının bağlantı yoğunluğu gibi etkenlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Ancak EDGE ile veri iletişim hızı GPRS’e göre ortalama 3 kat yüksektir. Piyasada bulunabilen Class10 ve Class12 tipi EDGE uyumlu telefon veya mobil modem kartlarında erişilebilecek en yüksek iletişim hızı 236.8 Kbps'dir (saniyede 29.6 KB).
Bilgisayardan Internet için tavsiye edilen internet paketleri:
Faturalı hat sahibi kullanıcılar, günlük kullanımı ve aylık paketi, Hazır kart kullanıcıları ise günlük kullanımı ve haftalık paketi satın alabilmektedir. Detaylı bilgi için;


Teşekkür Ederim...
Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

orient ekspres-şark ekspres

Tarihin gördüğü en lüks uzun yolcu treni olan Orient Ekspres 1883 yılınca bir Fransız demiryolu şirketi tarafından yürürlüğe koyulmuş. Her türlü lükse sahip bu trenin yolcuları da kendi gibi kayda değer kişilerdi: kraliyet soyundan gelenler, aristokratlar, diplomatlar, milyonerler, ve zamanın ünlü figürleri.
Paris'ten kalkan trenimiz önce Münih, sonra Viyana, Sofya ve son olarak İstanbul Sirkeci İstasyon'na hareket eder. Seyahati işkenceden zevkli ve lüks bir macereya dönüştüren bu trende dünyaca ünlü Ritz otelinin de katkısı büyüktür. Akşamları yemek salonunda özel şefler tarafından hazırlanan yemeklere pahalı şaraplar eşlik ediyor. Akşamüstü içkinizi yudumlarken Avrupa'nın el değmemiş manzaralarını da izleme fırsatı buluyorsunuz. Üzerine tarih ve romantizm kokusu sinmiş bu trenin adı lüks ve rahatlıkla özdeşleşmiştir.

Binsekizyüzlü yılların sonu olduğu için o zamanın en hızlı trenidir fakat 1930'lara doğru popülaritesi azalır. İnsanlar artık çok para verip yavaş bir şekilde değil, hızlı ve ucuz bir şekilde seyahat etmeye başlarlar ve bir devir böylece kapanır. İkinci dünya savaşının başlamasıyla birlikte Orient Ekspres yeterli ilgiyi görmez ve kullanımdan kaldırılır. 1980'lerde tekrar raylarla buluşsa da eski günlerine kavuşamaz ve ebediyen tarihte unutulmaz yerini alır. Tarihin gördüğü en lüks ve konforlu seyahat araçlarından biri olan Orient Ekspres son olarak nostaljik bir tur için 1998'de İstanbul'da kısa bir gezi yapar ve son yolcularına romantizmi ve seyahstte özlediğimiz rahatlığı yaşatır.
Agatha Christie romanlarına (Murder on the Orient Express) ve onlarca filme konu olan bu tren dünyada keyifli ve lüks seyahat etmenin sembolü haline gelmiştir. Kim bilir, belki bir gün tekrar yollarımız kesişir...

Bende diyorum ki; bu ekspesi tekrar canlandırabiliriz. Bu sefer Paris İstanbul değil sadece, Londra(Manş Tüneli-Paris-Münih-Viyana-Bükreş-Sofya-İstanbul(Marmaray)-Ankara ne dersiniz güzel olmaz mı?

Kaynak;Milliyet blog

Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

2 Temmuz 2008 Çarşamba

Ankara'nın Taşlı Yolu2

Beni okuyan varsa Merhaba onlara; Sizleri seviyorum

Ankara'ya yerleştim gibi. Yurtta kalacaktım ama kısmet değilmiş mesayi saatlerine uymadı bende dedim ne olacak şimdi "çpa" dedim. Hesaplar tutmadı derken, gökten bir koç indi "Dur İbrahim Kurban edeceksen oğlunu değil bu koçu kurban et" dedi. Pardon bu başka hikaye...Şaka şaka
Şantiyede kalmaya başladım. İlk gecemi geçirdim. Sonra kalktım. Tetenoz aşısı dediler. Anne...Sonra 15. kat dedim ve baktım ki istikbal göklerde. Biraz korku biraz inatla olur dedik. Ya Allah...dedik...Şimdi de odama interneti ayarladım. İki gün interneten uzak kaldım gene yatırım şansımı kaybettim(para=fırsat). Ahh Altıncıklar, ahh Onslar. Su içtiyorum şimdi. EEhhhh Napim. Benden mi değerli...Neyse ya iyi geceler

Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

26 Haziran 2008 Perşembe

Ankara'nın Taşlı Yolu...

Merhaba,
Bugün, bu gece saat 11 de Ankara yolcusuyum. Bu sefer gezmeye gitmiyorum. Mesleğim için gidiyorum. Benim için büyük birşey tıpkı Eskişehir'e Üniversite okumak için gittiğim gibi kariyerimdeki ince anlardan biri umarım Eskişehirdeki gibi şanslı olurum. Attığım her adım daha büyüğüne doğru götürüyor beni. Yeni insanlar, yeni bir yatak, yeni bir aşk dermişim keşke. Büyüdükçe korkuyorum. Çünkü cahil değilim.
Tarihlerden 30 Haziran 2008 sabah 06:30; Ankara'ya farklı bir amaç için ayak basacam ve böyle başlayacak öykümün bir başka satırı. Çocukluğumdan beri makinist olmak istedim. Ama kem gözler buna müsade vermedi. Ben de dedim, o zaman o yolları ben yaparım dedim. Onun için İnşaat mühendisi olmak gerekiyormuş. Bunun için önce madenci sonra yatay geçişle inşaatçı oldum. Adım adım sana yaklaşıyorum. Belki demiryoluna (trencilik diyorum ben) bu kadar önem verdiğim kadar karşı cinse önem versem çoktan bir kısmet bulurdum. 2009 yılı içersinde bir büyük demiryolu maketi yapmayı planlıyorum. Tüneli, köprüsü, virajı hepsi olacak. Aslında içinde küçük bir Haydarpaşası bile olabilir. Bak bi o zaman çok mutlu olurum ben kendimi biliyorum. Hadi bakalım kolay gele,
Sizleri seviyorum....
Kaynak;çpa
Çetin Poyraz ALPER

MEGA CONSTRUCCIONES-MARMARAY

Youtube ta gezerken Discovery'de yaklaşık bir yıl önce yayınlanan Mega Construcciones'de bizim Marmarayı anlatmışlar bende burada sizlerle paylaşim dedim. Belgeselin dili ne yazık ki Türkçe değil. Aradım bulamadım sadece biri televizyona kamera tutarak çekmiş demek başka bu konuda ilgilenen meslektaşımız yani mühendis kardeşimiz yok. Çok yazık. Marmaray'da görev yapan mühendislerin çoğu yabancı ve onlarda kendi havalarında gibi. Bizde sizlere "El Tunel de Marmaray" olarak sizlere sunarız.

Hazır olun Kamera, Ekşın, Motor....

Teşekkür Ederim...


Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

Karadeniz Sahil Yolu

Haritayı daha ayrıntılı olarak;http://www.kgm.gov.tr/asps/projeler/ksy.jpg

Karadeniz bölgesi olumsuz coğrafi şartları nedeniyle uzun yıllar sağlıklı bir ulaşım altyapısına kavuşamamıştır. Bu durum bölgenin gelişimi de olumsuz etkilemiştir. Ekonomik gelişme ve kalkınma ile birlikte ülkemizde artan araç sayısı ve nüfusun sürekli hareket eden dinamik yapısı nedeniyle 1960”lı yıllardan itibaren bölgenin yola olan ihtiyacı daha da artmıştır. Uluslar arası alandaki gelişmeler de yolun önemini artırmıştır, Sarp sınır kapısının açılmasıyla birlikte karayoluyla yapılan taşımacıkta önemli bir artış olmuştur. Güzergahta 1960’da günlük trafik değerleri 180 ile 900 araç/gün arasında değişmekte iken bu sayı;

1970’ lerde 260 ile 3500 araç/güne
1980’lerde 530 ile 5900 araç/güne
1990’ların başında 1400 ile 8200 araç/güne
1997 ve 1998 yıllarında ise 1800 ile 20 000 araç/güne hatta bazı şehir geçişlerinde 30 bin, 40 bin araç/güne ulaşmıştır.
Bu rakam Samsun-Çarşamba şehir geçişinde 50 bine ulaşmaktadır.
Trabzon şehir geçişinde ise günlük trafik değeri 75 bin araç/güne ulaşmıştır.
Bu nedenler den dolayı bölgeyi kalkındırmak ve özellikle Gürcistanla bağlantı kurularak Orta Asya Türki Cumhuriyetleri ile bağlantı kurulması planlanmıştır.
Yaklaşık 4.2 milyar dolara mal olan 542 kilometrelik Karadeniz sahil yolunda, 27 kilometre uzunluğunda 263 adet köprü, 41 kilometre uzunluğunda 12 adet tek tüp tünel, 18.5 kilometre uzunluğunda 20 adet çift tüp tünel yer alıyor. Karadeniz sahil yolu, Samsun’dan Sarp’a kadar, 6 il, 63 ilçe, 17 bucak merkezi, 9 liman, 2 havaalanı ve bir çok yerleşim birimine hizmet verecek.

YOLUN SAĞLAYACAĞI EKONOMİK FAYDALAR
Yolun yapılmasıyla, yerleşimin yüzde 80’i sahil şeridinde yer alan Karadeniz bölgesindeki şehir geçişlerinde, şehirler arası trafik ile şehir içi trafiğin tecrit edilmesi sonucu sinyalizasyon sistemisin devre dışı kalmasıyla, taşıt işletme giderlerinden tasarruf edileceği belirtiliyor.Yol güzergahında kigeometrik ve üstyapı standardının yükselmesi, kesintisiz trafik akışı sağlayan çevre yollarının yapılarak mevcut Karadeniz Sahil Yolu’nun bölünmüş yol haline getirilmesi ile ülke ekonomisine 2007 yılı vergisiz fiyatlarıyla yıllık toplam 552 milyon 299 bin 112 YTL katkı sağlanacağı bildiriliyor.
Kaynak; Karayolları Genel Müdürlüğü, NTVMSNBC

Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

ATA KULE

ATAKULE
Atakule Alışveriş Merkezi, Ankara'nın elit bölgesinde yer alan ve taşınmaz değerleri açısından en fazla kıymet artışı gerçekleşen Çankaya İlçesi'nin Cinnah Caddesi ile Çankaya Caddesi'nin kesiştiği , Zübeyde Hanım Meydanı'na cepheli konumdadır. (Çankaya Köşkü manzaralıdır.)
TARİHÇE
13 Ekim 1989 terihinde Ankara'nın başkent oluşunun 66. yıl dönemine denk gelen günde 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından açılışı yapılan Türkiye'nin ve Ankara'nın ilk Alışveriş Merkezi başkentte hizmet vermeye başlamıştır. Modern Alışveriş Merkezinin plan ve projesi Mimar Ragıp Buluç tarafından hazırlandı. Kutlutaş İnşaat Firması ile tamamı Türk Mühendis ve işçileri tarfından inşaa edilen çarşı temelleri 1987 yılında dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından atıldı. İsmi düzenlenen bi yarışma ile Ankara halkı tarafından verilmiştir. Mimari yapısı ve konumu itibariyle de önemli bir turizm merkezidir.
ÖZELLİKLER
Alışveriş Merkezi ve Kule olmak üzere iki ana bölümden oluşan tesiste;
Alışveriş Merkezi; Atrium çarşı niteliğinde inşa edilen ve tamamı alışveriş merkezi olarak faaliyet gösteren, sosyal ünite olarak nikah ve kokteyl salonu bulunan 5 katlı bölümdür.
Kule bölümü; 125 m yükseklikte inşa edilmiş betonarme taşıyıcı sistemli yapı özelliğinde, çıkış ve inişte şehir manzarasına hakim iki adet asansörle 87 m yükseklikte seyir terasına ulaşılmaktadır. Bu bölümün altında Cafe-Bar katı, üzerinde ise döner platformlu lokanta katı yer almaktadır. En üstte ise, kubbe altında kokteyl salonu bulunmaktadır.
Alışveriş Merkezi ve Kule de mevcut altyapı ve tesisata ilave olarak, yangın ihbar,gaz alarm, yangın söndürme, güvenlik kamera sistemi,klima , müzik ve dahili yayın, uydu anten ve yayın, panoramik asansörler merdivenler, parotoner ile havuz ve su gösterileri gibi tesisler yapıya güvenlik ve konfor artırıcı özellik kazandırmaktadır. Ayrıca ülkemizde ilk defa gerçekleştirilen döner platformlu lokanta ve seyir teraslı kule, teknolojik özelliği ile tesise anıtsal ve simgesel nitelik kazandırmaktadır. Binaya ait fiziksel veriler aşağıda belirtilmiştir.

İnşaat Tarzı : Betonarme Karkas
İnşaat Nizamı : Ayrık
Kat Adedi : Alışveriş Merkezi; 8 kat (5 bodrum+ zemin+ 2 Normal)
Kule Adedi : H 125 m. 4. kat (81-95 m arası)
Toplam İnşaat Alanı : 28.530 m2
Ticari Alan : 17.297 m2
Yapım Yılı : 1986-1987
Park Yeri : 2 katlı kapalı otopark

Bu ben oluyor, çpa
KONUM
Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık Konutları yakınında, Botanik Parkı üstünde, şehir manzarasına tamamen hakim olan Alışveriş Merkezi'nin çevresinde, çeşitli Büyükelçilik binaları ile konut ve işyeri amaçlı 4-6 katlı yapılar mevcuttur. Atakule Alışveriş Merkezi'ne Anıtsal nitelik kazandıran 125 metrelik Kule, döner platformu ile bir benzerinin bulunmayışı sebebiyle yapıyı kentin simgesi haline getirmektedir.

Kaynak; atakule.com
Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

Türkiye İş Bankası

1924 yılının Temmuz ayında Bakanlar Kurulu'nu toplayan Mustafa Kemal, milli bir banka kurulması konusundaki arzusunu böyle dile getirmişti.

Kurtuluş Savaşı sona ermiş, Cumhuriyet ilan edilmişti. Şimdi, yeni Türkiye devletini, aşılması gereken ekonomik ve sosyal sorunlar bekliyordu. Bu dönemde tasarrufu teşvik ederek toplanacak fonlarla bütün ekonomik faaliyet kollarını finanse edebilecek, gerektiğinde çeşitli alanlarda sanayileşme hareketinin başlatılmasına kendi kaynaklarıyla katılabilecek milli bir kuruluşun doğması ve milli bankacılık sisteminin oluşturulması ihtiyacı derin bir şekilde hissediliyordu.

Atatürk'ün baldızı Vecihe Hanım, bir banka kurulması fikrinin nasıl doğduğunu bakın nasıl aktarıyor:

"Atatürk İzmir'deki evimizin selamlık kısmında özel odasında çalışırdı. Bakanlarla Atatürk sık sık çalışma odasında görüşürdü. Celal (Bayar) Bey de sık çağırdığı bakanlarındandı. Gene böyle bir gün, Celal Bey önce Atatürk ile, onun çalışma odasında görüştü, sonra da bizim yanımıza geldi. Biz, Latife ablam, ben ve babam selamlık bölümünde oturuyorduk. Bu sözünü ettiğim bina şimdi Özel Türk Koleji olarak faaliyette bulunmaktadır... Evet, bu binada babam ile Celal Bey arasında Atatürk'ün 250 bin lirasının nasıl değerlendirilmesi gerektiği üzerinde konuşuldu. Babam ihracat ve ithalatın yabancılar tarafından yapıldığını hatırlatarak bu işleri yapacak bir Türk şirketinin kurdurulmasını önerdi. Celal Bey de bankacılık işlerinin de yabancılar elinde olduğunu hatırlatarak, bir banka kurulmasının yararlı olacağını söyledi. Sonunda da görüş birliğine vardılar. Bugün gibi aklımda, güzel bir akşamüstü idi. Daha sonra Atatürk de çalışma odasından çıkıp yanımıza geldi." "Bankamızın Kurucuları (&): Uşşakizade Muammer Bey", İş Dergisi, Sayı 265 (Kasım 1988), s. 20.

Yeni bankaya bir ad konuyor...

Türkiye'nin ilk milli bankasının isim babasının kim olduğu konusunda iki farklı öykü var. Bunlardan biri Celal Bayar'a ait:

"Hasan Saka Maliye vekili idi. Bu ismi onlar buldu. Onlar İş Bankası dediler. Yani İş Bankası ismi benim değil." (İş Dergisi, Sayı 240, Ekim 1986, s. 3).
Diğerini ise Cemal Kutay yine Celal Bayar'ın ağzından aktarıyor:
"Nitekim ertesi günü Çankaya'da kayınpederi Muammer Bey'in yanında Celal Bey'e bir isim üzerinde arzusunu soruyor ve cevap beklemeden şöyle diyor: 'Siz bu kurulacak banka ile bakir sahalarda faaliyet gösterecek, iş yapacaksınız. O halde her şeyi ile Türk olacak bu bankaya Türkiye İş Bankası ismine ne dersiniz?'" (Kutay, "Türkiye İş Bankası Nasıl Kuruldu?", İş Dergisi, Sayı 334, s. 14)

Kuruluş

Cumhuriyet döneminin ilk ulusal bankası olan İş Bankası, Atatürk'ün direktifleriyle İzmir Birinci İktisat Kongresi'nde alınan kararlar doğrultusunda 26 Ağustos 1924 tarihinde kuruldu. İş Bankası ilk Genel Müdürü Celal Bayar'ın liderliğinde iki şube ve 37 personel ile hizmete başladı. Nominal sermayesi 1 milyon TL'ydi. Bu sermayenin fiilen ödenen 250 bin TL'lik bölümü ise bizzat Atatürk tarafından karşılanmıştı.

İlk kurucular, hissedarlar...

Bankamızın inşasının temel harcı niteliğinde olan 250 bin lirayı Atatürk koymuştu ama mütevazı bir bankanın kurulması için bile bu para yeterli değildi. Para bulmak için neler yapıldığını Celal Bayar şöyle anlatıyor:

"Sermaye bir milyondu. 250 bin lira hazırdı. O nispeten fazla para, dışardan on para yok. Müessis hissesi, bir hisse 1000 liraydı. Müessisler bulacağız ve meclis - i idareyi kuracağız. Hiç kimse yanaşmıyor. Diyorlar ki 'Ne kadar böyle bir işe girdiysek, hiçbirinin neticesi çıkmadı, bu da onların devamı'... Ecnebi bankalar nezdinde, Banque d'Athens var, İtalyanların bankaları var, Fransızların bankaları var. Onlar bizim Türklere, hatır için, Kızılay'a 1000 lira teberruda bulunur gibi, müessis hisselerini verdiler. Ben de şahsımı kullanarak, hatta Atatürk'ün nüfuzunu kullanarak 1000'er lirayı böyle topladım." (İş Dergisi, Sayı 240, Ekim 1986, s. 4).

Cesur bir girişim

Türkiye'de tüm bankacılık işlemlerini gerçekleştirmek, sınai gelişmeyi başlatmak, ulusal tasarrufları harekete geçirmek, temel ekonomik atılımları finanse etmek ve kredi ihtiyaçlarını karşılamak, yeni kurulan bir ülke için yaşamsal önemde etkinliklerdi.
I. Dünya Savaşı sonrasında dünyada pek çok alanda olduğu gibi finansal sektörde de hızlı gelişmeler kaydedilmiş, yeni teknolojiler, kriterler ve metotlar oluşturulmuştu. Ülkemiz bu yenilik ve gelişmelerden tümüyle yoksun olduğu gibi bu alanda çalışacak yetişmiş elemanımız da yoktu. İş Bankası dönemin bu zor ekonomik koşulları altında çalışmalarına başladı.
Bankamız, kurulduğu günden beri, amaçlarını gözden kaçırmadan sürekli güçlenerek büyüyen ender kurumlardan biri oldu; bu durum camiamızın gelmiş geçmiş tüm üyelerinin en büyük övünç kaynağı.

Ortaklık Yapısı:

Kuruluşundan beri halka açık bir şirket olan İş Bankası, bugün Munzam Sandığı aracılığı ile çalışanlarının ve emeklilerin % 41,5'ine ortak olduğu ve ülkemizde benzeri olmayan bir ortaklık yapısına sahip. Aralık 2006 itibarıyla İş Bankası ortaklık yapısı aşağıdaki gibidir.

*İş Bankası Munzam Sandık Vakfı: % 41,5
*Atatürk Hisseleri (Cumhuriyet Halk Partisi)*: % 28,1
*Halka açık pay: % 30,4

* Atatürk'ün vasiyeti çerçevesinde mülkiyeti Cumhuriyet Halk Partisi'ne ait olan söz konusu hisselere ilişkin temettü geliri, Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu'na bırakılmıştır.

Mayıs 1998'de T.C. Hazinesi'nin İş Bankası'ndaki % 12.3 oranındaki payı, başarılı bir halka arz işlemi ile yerli ve yabancı yatırımcılara sunuldu. Bu hisseler bugün İMKB'de ve Londra Borsası'nda işlem görüyor.

İş Bankası 2006 Aralık ayı sonundaki piyasa değeri 17.971.848 bin YTL.

İş Bankası'nın piyasa değeri, 2006 Aralık ayı sonu itibarıyla toplam 316 şirketin işlem gördüğü ve 230.037.678 bin YTL piyasa değerine sahip İMKB'nin % 7,81'ini oluşturuyor.

Kaynak: Türkiye İşbankası A.Ş.

Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

VDSL2=TT Net=Türk Telekom

Türkiye, yeni nesil hızlı internet ile 1 Temmuzda tanışacak. İnternet hızının 8 kat artarak 4 megabitten 32 megabite çıkaracak VDSL2′nin (Very High Speed Digital Subscriber Line-Yüksek Hızlı Sayısal Abone Hattı) aylık ücreti 169 YTL olarak belirlendi.
Türk Telekom yetkililerinden edinilen bilgiye göre, VDSL2 teknolojisinin hizmete girmesi ile birlikte şu anda 4 megabit olan internet hızı 8 kat artarak 32 megabite çıkacak. Hızın artması ile kullanıcılar internet üzerinden film veya müzikleri daha kısa sürede indirebilecek, interaktif oyunlar daha hızlı oynanabilecek. VDSL2 ile birlikte IPTV’nin de altyapısı hazırlanmış olacak.
VDSL2′nin 32 megabitlik hızı ile 700 megabyte büyüklüğündeki bir filmin internetten indirilmesi sadece 4 dakika sürecek.

AYDA 169 YTL
VDSL2 için altyapısını geliştiren ve yenileyen Türk Telekom, çalışmalar kapsamında kablo ve kutu yenilemeleri de gerçekleştirdi.Türk Telekom VDSL2′yi İnternet Servis Sağlayıcıları aracılığıyla hizmete sunacak. İnternet kullanıcıları VDSL2′ye aylık 16 megabit için 129 YTL, 32 megabit için 169 YTL ödeyecek.

73 İLDE
İlk etapta VDSL2 hizmeti 73 ilde 450 lokasyonda verilecek. Talebe göre VDSL2 kapasitesini artırmayı hedefleyen Türk Telekom, VDSL2′yi 1 Temmuzda hizmete sokacak.
ADSL için kullanılan modemler VDSL2 için kullanılamayacak. İnternet servis sağlayıcıların bu nedenle kullanıcılara ücretsiz modem veren kampanyalar üzerinde çalıştıkları öğrenildi.
Türkiye, 32 megabit internet hızı ile Avrupa’da Almanya ve Fransa‘nın ardından, DSL ile en hızlı internet kullanan 3. ülke olacak.

Kaynak: Hürriyet

Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

İnternette yeni dönem

İnternette alan adları kısıtlaması gevşetiliyor. Gelecek yıldan itibaren alan adlarında latin alfabesi dışındaki karakterler de kullanılabilecek.
Yeni uygulama kapsamında ".com, .org ya da .net" gibi uzantılar dışında da alan adları oluşturulabilecek.
Firmalar markalarını internet adresine dönüştürebilecek, bireyler de isterlerse kendi adları üzerinden, başka bir eşi olmayan alan adlarına sahip olabilecek.
Alan adlarında kullanılan karakterler konusundaki kısıtlamalara da yumuşama getirildi.
Arap ve Asya alfabelerindeki karakterler bundan böyle alan adlarında kullanılabilecek.
Kaynak:
cnnturk

Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

İstanbul'un İlk Gerdanı

Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran İstanbul Boğazı'ndan karşıdan karşıya geçişi sağlayan ilk köprü. Ortaköy ile Beylerbeyi arasındadır. 29 Ekim 1973'te zamanın cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından hizmete açılmıştır.
Boğaziçi Köprüsü'nün yapımına 1970 yılında başlandı ve 29 Ekim 1973 tarihinde tamamlanarak hizmete açıldı. Köprünün toplam uzunluğu 1560 metre, iki kule arası uzunluğu 1073 metredir.Köprünün deniz yüzeyinden yüksekliği 64m.dir.
Avrupa ve Asya kıtalarını ayıran Boğaz'dan karşıdan karşıya kolayca geçebilme fikri yüzyıllar boyunca çekiciliğini korudu. Bilinen en eski Boğaz geçişi M.Ö. 511 yılında gerçekleştirildi. İskit seferine çıkan Pers Kralı Darius'un 700 bin kişilik ordusu, gemilerin yan yana getirilmesiyle oluşturulan yüzer köprü ile Trakya'ya geçti.
Mühendisler, Boğaz'ın bir köprüyle geçilmesi konusunda zaman zaman değişik projeler üretse de bunlar tasarı halinde kaldı. Örnek olarak 1940 yılında Nuri Demirağ'ın girişimiyle Türk muhendisler ve Amerikalı uzmanlar tarafından boğaz köprüsü projelendirilmiş ve bu işe talip olunmuştur ama o zamanki iktidar tarafından "boğaza köprü olmaz, yıkılır" diye bu teklif rededilmiştir. 20. yüzyıl'ın ikinci yarısında İstanbul'un hızla gelişmesi ve Avrupa-Asya arasındaki trafiğin artışı Boğaz'a köprü yapılmasını zorunlu hale getirdi. Bunun üzerine Boğaziçi Köprüsü tasarlandı ve 1970 yılında da yapımına başlandı ve 29 Ekim 1973 yılında tamamlanarak hizmete açıldı. Avrupa ve Asya ile sabit bağlantı olarak Türkiye ulaşım ağının çok önemli bir halkasını oluşturan köprüde, o dönemden bugüne beklenen trafik artışı beklenenin çok üstünde gerçekleşti. Köprünün ilk hizmete açıldığı yıl günlük ortalama araç geçişi 32 bin iken 1987'de bu sayı 130 bine, 2004 yılında ise 180 bine çıktı.1978'den beri yaya trafiğine kapalıdır.
Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

ANKARA - POLATLI - AFYON - UŞAK - İZMİR DEMİRYOLU PROJESİ

Projenin Amacı:
Ankara-İzmir arası 824 km. olup; seyahat süresi ise 14 saat sürmektedir. Bu proje sayesinde Ankara-İzmir arasında toplamda yaklaşık 200 km. bir kısalma meydana gelecek ve seyahat süresi 3 saat 30 dakikaya inecektir. 5/10/2004 Tarihinde başlanılan hattın Etüt Proje ve Mühendislik Hizmetleri işi kapsamı 1/25000 ölçekli güzergah araştırması, 1/2000 ölçekli şeritvari harita yapımı, kamulaştırma planlarının yapılması, zemin sondajları ile laboratuar deneylerinin yapılması, tüneller,köprüler, istinat duvarı gibi sanat yapıları ile istasyon tesisleri projelerinin yapılması, güzergahın çed raporu ile keşif-metraj ve ihale dosyalarının hazırlanması şeklindedir.

Projenin Teknik Özellikleri:
Güzergah Boyu:
624 Km (Turgutlu-Kemalpaşa-İzmir Bağlantılı) 663 Km. (Manisa-İzmir Bağlantılı)
Hat Sayısı: Çift Hat
MaxEğim: % 012.5
Min KurpYarıçapı: 3500 Metre
Proje Hızı : 250 Km/saat
Toplam Tünel Sayısı : 13 Adet
Toplam Tünel Boyu: 15.355 Metre
En Uzun Tünel Boyu: 4.450 Metre
Toplam Viyadük Sayısı: 13 Adet
Toplam Viyadük: 4592 Metre
Boyu: 5575 Metre
Toplam Köprü Sayısı: 189 Adet
İstasyon Sayısı: 22 Adet

Projenin Son Durumu:
Ankara-Afyon-İzmir Demiryolu Etüt Proje ve Mühendislik Hizmetleri işi tamamlanmıştır. Ankara-İzmir arası Manisa üzerinden 658 Km. ve seyahat süresi 3 saat 50 dakika olmakta, Kemalpaşa üzerinden ise 621 Km. olup; seyahat süresi 3 saat 20 dakika olarak planlanmıştır.
Hattın yapımına 2008 yılında başlanılarak 2018 yılında tamamlanması planlanmıştır.
Teşekkür Ederim...
Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

24 Haziran 2008 Salı

ESTRAM

Eskişehir'de okuyan bir talebe olarak sizlere Eskişehir'de şu anda işletmede olan tramvay hakkında bilgi vermek isterim. Sizlere iki adet video ile görsel olarak anlatmaktan onur duyarım.

Teşekkür Ederim...


Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

17 Haziran 2008 Salı

İSTANBUL BOĞAZI KARAYOLU TÜP GEÇİŞ PROJESİ

İnşaat süresi yer teslim tarihinden itibaren 3 yıl olacaktır.İnşaat tekniği olarak denizin altından kalan yerler için ileri teknoloji ürünü TBM 'lerden (Tünel Açma Makineleri), Diğer bölümler için ise ''Aç-kapa'' ve ''NATM'' (Yeni Avusturya Metodu) gibi geleneksel tünel açma yöntemlerinden yararlanılacaktır.
Denizin altında kalan Kalkanlı Esnek Tünelin ( Shield Tunnel ) inşaasında gelişmiş Tünel Açma Makineleri (Tunnel Boring Machine-TBM) kullanılacaktır.Yaklaşım tünelleri NATM ( Yeni Avusturya Tünel Açma Metodu )ve Aç-Kapa Metodu ile inşa edilecek.

TÜNELİN KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ:
Tünel 2.şer şeritli iki katlı olarak inşaa edilecektir.
Tünel yalnızca küçük otobüs,minibüs ve otomobillerin kullanımına izin verilecek şekilde tasarlanmıştır .
Toplam uzunluğu 5.5 km
Esnek Tüp tünel uzunluğu 3.34 km
Esnek Tüp tünel kesiti iç çap : 11.4 mt. Dış çap : 12.4 mt
NATM kesiti : 16 mt. (Genişlik ) x 22 mt (Yükseklik)
Aç- Kapa kesiti : 10 mt (Genişlik ) x 6 mt( Yülseklik ) Eğim % 5
Söz konusu iş için YİD olarak 30/12/2006 tarihinde ihale ilanına çıkılmış olup, 30/05/2008 tarihinde YİD olarak ihalesi yapılacaktır
Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

Ben de Varım

Yıllardır halayini kurduğum ve sadece bu kadar değil hopaya kadar uzanacak bir demiryolu projesinde ilk adımlar atılıyor.

ÇARŞAMBA-TERME-ÜNYE-FATSA DEMİRYOLU PROJESİ
Bakanlığımız 2007 yılı yatırım programı demiryolu sektöründe 2007E010080 proje numaralı muhtelif Fizibilite Etüt ve Etüt-Projeler kapsamında yer alan Çarşamba-Terme-Ünye-Fatsa demiryolu Etüt, Proje ve Mühendislik Hizmetleri işi kapsamında hattın idarenin öngördüğü standartlarda olacak şekilde 1/25000 ölçekli güzergah araştırması ve amenejman etüdü, 1/2000 ölçekli şeritvari haritalarının alınması ve güzergahın bu haritalara işlenmesi, kamulaştırma planlarının hazırlanması,güzergah üzerinde gerekli sondajlar ile laboratuar deneylerinin ve diğer zemin araştırma işlerinin yapılması, tüneller, köprüler, istinat duvarları gibi sanat yapıları ile istasyon tesislerinin ve demiryolunun teknik şartnamelerdeki esaslara göre projelerinin yapılması, üst yapı, elektrifikasyon, sinyalizasyon ve telekomünikasyon projelerinin yapılması, güzergahın ÇED raporu,güzergahın keşif ve metrajları ile ihale dosyaları hazırlanacaktır.
Söz konusu hattın uygulama projesi ihalesi 31/08/2007 tarihinde yapılarak 16/10/2007 tarihinde sözleşmesi imzalanmış olup;25/10/2007 tarihinde işe başlanılmıştır.
Detaylı Bilgi:
Teşekkür Ederim...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~