Bugün dünya ülkelerinin küresel kriz karşısındaki büyümeleri açıklandı. Türkiye'nin büyümesi %-13,8 olarak OESD tarafından açıklandı (2001 krizinde %9 du). Bu kış sıkıntılı geçecek demektir. Zor günler, büyük kitlerin yabancıların elinde olduğu ülkemiz (başta Türk Telekom, Tüpraş, Erdemir,...) bu sıkıntıları atlatması zor görünüyor. Demokrasi adına yapılan icraatlar ortadadır. Kimse beni yanlış anlamasın ama ben demokrasiye inanmıyorum artık. Demokrasi ne ABD'de var, ne de Yunanistan'da. Dünyada demokrasi ile yönetilen tek ülke İngiltere'dir. Bu konuda da başarılıdır. Fransa bile demokratik değildir (Yoksa Sarkozy iktidar olmazdı veya İtalya'da Berlusconi).
Demokrasi demek halkın kendi kendini yönetmesidir, Türkiye'de bu kısmen işliyor, nasıl mı? "Hakkın kendi kendini soymasıyla". Bu iktidar bu şekilde ayakta, herkes bu ülkeyi soyuyor. Başbakanımız, AKP yandaşları (ilçe örgütlerinden, büyükşehirlere kadar) ve halk. Aslında kendilerini soyan bu kitle, Cumhuriyet'imizin yetiştirdiği en büyük kamburdur. Yabancı sermaye için yapılan yasalar ve değişiklikler karşısında satılan KİTleri satın alan sermayenler nerede? Yok ÖTV inidirimi, yok KDV...Zengini zengin etme, fakire ise eşya yardımı ederek, bir dilenci kitlesi oluşturmak nedir? İşsizlik ne olacak? Çözüm yok...Bunlarla yok.
Hükümet ekonominin bu ağır faturasından kalkamayınca işin içine aylardır gündemimizi meşgul eden darbe söylentilerini ortaya atıyor. TSK'yı işin içine çekmeye çalışıyor. 1980 yılında da benzerleri olmuştu, ekonomi kötü ve terör vardı. 6-7 ay meclis Cumhurbaşkanı seçememişti sonra 12 eylül geldi. Ecevit "...biri çıkar, düdüğü çalar" demişti ve çalmıştı. Bu isteniyor, başka hiç bir şey değil. Askerimiz bakalım ne kadar dayanacak, bir yandan terör, diğer yandan ekonomi.
Beceriksiz insanlar bunca yıl iktidardalar, kime sorsam ben oy vermedim diyen Türk halkına teşekkürlerimi bir borç bilirim.