26 Şubat 2009 Perşembe

Berber Hasan

Bugün berbere gittim, üç senedir Berber Hasan'ın müşterisiyim. Küçük bir dükkan mutfağımızdan bile küçük ama insanları sevecen, nazik, kibar. Sürekli müşteri memnuniyeti, tabi işin içinde para var ama olsun, ben sevdim. Birde ben ilk gittiğimde oranın ortaklarından Çetin abi vardı. Adaştık, güzelde traş ediyordu birde diğer berberlere göre fiyatları uygundu. Sonra Çetin abi ortaklıktan ayrılmış sebebini bilmem beni de ilgilendirmez zaten. 
Bugün gittim Aydın abi var orada gel dedi. Naber, Nasılsın sorularından sonra, traşa başladı. "Her zamankinden mi?" diye sordu, her zaman sorar ve benim de hoşuma gider, müşterisine değer verdiği belli. Konuştuk, bıyığımdan başladık okula kadar gittik. " Sakal traşıda edim mi?" dedi ben de aynaya baktım bıyıkta var, havamda:) "olur" dedim. Normalde yaptırmazdım çünkü evde traş ederim, fazla para ödemem diye düşünürdüm. Usturayı hazırladı, yüzümü köpükledi. Sıra usturadaydı, yavaştan yavaştan kesmeye başladı. Ama bir tuaflık vardı. Haberlerde Ergenekon işleniyordu. Devlet millet düşünürken. Aklıma İsmet Paşa geldi. O Eskişehir-Kütahya savaşlarından sonra Sakarya doğusuna çekildiğinde Sakarya Meydan Savaşı için hazırlık yapıyormuş. Bir ara traş olmak için berberi yanına çağırmış ve traş olmaya başlamış. O sırada yaverlerinden biri "Paşam düşman Sakarya doğusuna harekete geçti" demiş. Paşa gerekli emirleri vermiş ve traşına devam etmiş. Fakat berber biraz korkmuş bu durumdan, o anda paşa anlamış "sakin ol sakin"demiş. Çünkü adam titremeye başlamış, elinde ustura, ustura altında koca paşa, Tabi bu durumdan paşada korkmuş olmalı ki o lafı ediyor. 
Benimde bugün ustura altındayken aklıma geldi bu hikaye, bir ara bende korktum. Dedim ki içinden aman Aydın abi dedim. Adam istese... korktum bir ara. Sonra traş bitti, paramı baydım Akarbaşındaki evime geldim. 

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

22 Şubat 2009 Pazar

Grip Değilim Nezleyim

Merhaba hayırlı pazarlar, nezleyim işte ne olsun. İngilizce kursuna gidemedim, mutfaktan çok sayıda peçete ve bir de boş bim poşeti aldım. Burnumu kusturuyorum. Aşağıdaki ifadelerde (tepkilerde) "iğrenç" olanı seçebilirsiniz. Eskişehirdeyim ve havası çarptı işte. Bu kadar...Aman dikkat edin bol bol c vitamini alın arkadaşlar, bu sıralar sümüklülerden uzak durun.

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

18 Şubat 2009 Çarşamba

Reisimiz çok yaşa!


Yerel seçimler yaklaşıyor, ister istemez bugün "bir yorum yap artık" dedim. Çok lazım ya. Bugün 18 Şubat ve sokkatta çirkin ses gürültüleri başladı, YSK tarafından verilen yasak bugün bitmiş. Artık 29 Mart'a kadar kafamız şişecek, eyvahh! Eskişehir'deki evin camları pvc de değil. 

Benim memlekette reis adaylarına baktım ve Çarşamba'da yarışacak adayların sırasıyla; AKP, MHP ve CHP olacak gibi. AKP ve MHP  geçen seçimdeki aynı adayları aday gösterdi, CHP ise bayan aday çıkarmış. Onun işi biraz zor gibi çünkü Çarşamba bayan bir reisi kaldırmaz görünüyor. Kafa meselesi, bende sorun yok. Projeleri hoş. AKP ve MHP arasında çekişme olacak gibi kimin kazanacağı konusunda bir yorum yapamıyorum ama başabaş gidiyorlar. Samsun Büyükşehir Belediyesi ise yine AKP alır gibi çünkü Sayın Yusuf Ziya YILMAZ iyi çalışıyor ve diğer parti adayları pek güçlü değil gibi.

Gelelim Türkiye Geneline; Türk Milletinde yaygın bir düşünce var, "belediyeler hükümetin adamı olması daha iyidir, çünkü merkezin (hükümetin) desteği önemlidir" derler. Sanki hükümetten başka bir partiden seçilen başkanın projeleri olsa bile çalışamayacağı, çalıştırılmayacağıymış. Ben o düşüncede değilim. Ben çalışana ve dürüst olana oy veririm. Bu yüzden yerel yönetimlerin parti sisteminde olmaması ve bağımsız aday olmalarını gerektiğini söyler ve düşünürüm.

İstanbul:
Kadir TOPBAŞ geçen dönemde yaptıkları var ama Sayın KILIÇTAROĞLU'nun iddaları ve kanıtları halkı CHP'ye yönlendirir gibi geliyor. Zaten Sayın KILIÇTAROĞLU için bu seçim önemli ileride bir vakit CHP Genel Başkanı olarak ismi anılıyor. Dürüst bir adam belki Ecevit'in yerini alır ve halkın güvenini kazanır.

Ankara:
Ankara işi biraz karışık, Sayın GÖKÇEK'in ustalığını göz ardı etmemek lazım. Seçimlerde halktan oy toplayabilir. Sayın KARAYALÇIN'la uc uca bir sonuç çıkaracak gibi ama AKP'nin alması ihtimal bir durum.

İzmir:
Sayın PİRİŞTİNA'nın vefatından sonra İzmir sanki yanlız kalmış ve şu anki belediye başkanından pek memnun değil gibi, özellikle arsenikli su olayından sonra, ibre AKP yönünde. 2004 yılındaki yerel seçiminde %47 CHP iken %32 AKP idi. CHP için büyük bir zafer ama bu çevresel sorunlardan sonra CHP oy kaybetti gibi görünüyor , İzmir başkanından memnun değil gibi. İzmir'in AKP'li  başkan adayı da iyi durumda, AKP kaliteli bir tercih yapmış bu bir gerçek. Sayın Başbakanın dediği "Gavur İzmir" nasıl bir sonuç çıkaracak merak konusu, İzmir ya başbakana kızıp oylarını CHP'ye  ya da İzmir'in şehir anahtarını AKP'ye verebilirler. 

Ve Eskişehir:
Ben bu şehirde okuyorum, ekmeğini yiyorum. Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı ,"Hoca" olarak anılan Sayın BÜYÜKERŞEN DSP'den yeniden aday oldu. Aksine CHP'de aday gösterdi. Bu durum merkez sol oylarını bölebilir. Aslında Sayın BAYKAL, Sayın BÜYÜKERŞEN'i CHP'de görmek bizi memnun eder açıklamasında bulunmuştu. Tabii Sayın BÜYÜKERŞEN'nin taktiridir. Karşı cephede de AKP adayı ESOGÜ İnşaat Müh. Bölüm Başkanı Prof. Dr. Hasan GÖNEN aslında pek şansı yok gibi ama 2007 seçimleri sonucunda AKP, CHP'ye göre fazla vekil çıkarmış ve şaşırtmıştı. Son ana kadar ne olur bilinmez. Arkadaş çevrem "Hoca" diyo ama kargocusundan esnafına Sayın GÖNEN diyor. Sonucu 30 Martta göreceğiz.

Kısadan bir tahmin geliştirirsek; Üç büyük şehirde hatminim:
İstanbul: Sayın KILIÇDAROĞLU (CHP)
Ankara: Sayın GÖKÇEK (AKP)
İzmir: Sayın AKSOY (AKP) veya kıl payı Sayın KOCAOĞLU (CHP)

Seçime kadar yeni tahminler ve gelişmelerle buluşmak dileğiyle...Kazanan dürüstlük ve iş yapan (çalışan) olsun

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

13 Şubat 2009 Cuma

Hz. Fâtıma'nın çeyizinde başörtüsü veya türban yokmuş

"Geçen asırlarda Anadolu Müslümalarının en çok okunduğu kitaplardandı Muhammediye. Yazıcıoğlu Mehmed Efendi'nin(öl.1451) duru Türkçeyle kaleme aldığı bu manzum yapıtın, 1885-1890 tarihli taşbaskılarında, çarşı ressamlarına ait ilginç resimler de var. Kitabın 232. sayfasında Hz. Peygamberin kızı Fâtıma'nın 13 parçadan ibaret çeyizi betimlenmiş. Sayfanın solundaki derkenarda (Sayfa kenardındaki kaydedilen yazı, çıkma), Fâtıma Hazreti Ali'yle evlendirilirken, Hz. Ebubekir'e Medine pazarından aldırılan 40 akçelik çeyizin dökümü açıklanmış: Hurma lifi dolu döşek 13 akçe, iki yastık 5 akçe, bir gömlek 7 akçe, bir don 4 akçe, bir el yüz havlusu 2 akçe, bir el değirmeni 4 akçe, bir hasır 2 akçe, 1'er akçeye de kandil, çanak, çömlek, bardak, ibrik ve örtünmek bir alaca kilim. Ressam, derkenarda sayılanlardan "don"u betimlememiş. Satın alınanlar arasında geçmeyen sağ üst köşedeki giysi ise "cennetten kaftanı". Çeyiz öteberisi arasında başörtüsü, peçe, çarşaf, benzeri bir örtü ve zenginlik belirtisi herhangi bir takı yok. Peygamber kızının yalın çeyizinde türban benzeri bir örtünün yer almayışı, o dönemde başörtünün el yüz havlusu ya da bir çömlek kadar önemsenmediği akla getiriyor.

Kaynak:
NTV Tarih-1.sayı/86
Necdet SAKAOĞLU

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

11 Şubat 2009 Çarşamba

Hayat Maximumla


Ben, çok sevdiğim, aşık olduğum Atatürk'ün bankası olan İşbank'ın İşte Üniversiteli kredi kartını kullanıyorum. Sıkıntım yok ödemelerde sorun yok verdiler bana 1.000 liralık limit ama nakit limit yok, bir çok kere başvurdum nakit limit diye. "Siz üniversite öğrencilerine nakit limit vermiyoruz" dediler. Ödeme sorunları olmasın diye, ben de eyvallah dedim. Gençlik deli ödemelerde ve alışverişte hata yapmasınlar diye düşünüyorlar dedim. Aktif kart istedim. Ondan da çıt yok. Arkadaş ben nakit parayı yatırım için kullanacam, ne mi yapacam şimdi hatta yaptım. Dün gittim kredi kartı ile 2 Cumhuriyet aldım. Taksitle. Eşek gibi. Başka kuyumcuda bozdum. Parayı yatırım hesabıma yatırdım. Orada yine altına yatırdım yükseldi bugün %5 kadar. Bozsam mı diye düşünüyorum. Demokraside çağreler gerçekten tükenmezmiş.

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

8 Şubat 2009 Pazar

Süleyman Hep Başbakan

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

6 Şubat 2009 Cuma

İkinci Bahar


Geçen günü Ali Haydar (Şener ŞEN) ve Hanım'ın (Türkan ŞORAY) o güzel hikayesinin geçtiği Samatya'daydık. Köpoğlu mancasını (Bir çeşit Trakya mezesi) ve o diziyi hatırladım. Sezen AKSU ile Levent YÜKSEL'in konuk olduğu o bölüm aklıma geldi. Daha kimler vardı orada ya. Hepsi birlikte Minik Serçe'nin güzel sesi ile "İkinci Bahar" demişlerdi....


                                          
Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

3 Şubat 2009 Salı

Laiklik

Dünden bugüne diplomasi dili yani bir hukuk dili olan Fransızca'dan dilimize girmiş  "laik" sözcüğü, (bugün bir arkadaşla konuştuk oradan) Latince "laicus" sözcüğünden gelmektedir. Asıl anlamı "din adamı olmayan kimse; din adamı dışında kalan halk" demektir. Bu açıklama da Laik devlet olur, insan yani halk laik olmaz tezini çürütür.  " ya laik olacaksın ya da müslüman" diyen bir kişi aslında ne demek istiyor, neyi anlatmak istiyor. Kimleri kandırıyor. Şimdi ben nüfus idaresine gittiğimde aşağıdaki durum olsa;

R. Tayyep (nüfusta çalışan bir memur) : Hükümetimiz tarafından çıkarılan bir yasa ile vatandaşlara tek tek sorularak  nüfus cüzdanında yer alan din ibaresi  yenilenecektir.

Poyraz : Evet efendim.

R. Tayyep : Sorarım sana müslüman mısın yoksa laik mi?

Poyraz: Nee? (etrafına tuaf tuaf bakar, kafası karışır) 

R.Tayyep: Duymadın mı? Müslüman mısın yoksa laik mi?

Poyraz : Laik olmak bir din mi?

R.Tayyep: Bana soru sorma burada soruları ben sorarım. Cevap ver ve ananı da al git.

Poyraz: Laikim o zaman

R.Tayyep: Üç kez söle

Poyraz: Laikim! Laikim! Laikim!

R.Tayyep: Tamamdır. Şimdi al bakalım yeni nüfus cüzdanını, hadi hayırlı olsun.

Poyraz: ? (Göt lalesi ya)

Acaba böyle bir soru size sorulsa siz ne cevap verirdiniz?

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

2 Şubat 2009 Pazartesi

Kırmızı

Merhaba bir zamanlar olan adımla ben bay kırmızı. Ben unutmam kırmızıyı. Bıyıkta bıraktım...
Bugün araç bulamadık, sahaya çıkamadım. Ben de defter yazdım, Haydarpaşa Limanı tepesinden Selimiye'ye ve boğaza  baktım. Çay içtim bir ara. Nefes aldım, mutluyum ben be, kaybettiklerim olsada. Ne yapalım, hayat bu. Babam hep derki "her zaman geleceğe bak yoksa..." Özledim be babamı. 

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~

1 Şubat 2009 Pazar

Uyuyan İstanbul

Kusura bakmayın yazamıyorum, bahanem sadece unutmak. İstanbuldayım, staj yapıyorum sadece on iş güncük ama ilk kez bu kadar İstanbul'da kalıyorum. Her sabah 6.15 te kalkıp önce banyoya gidiyorum elimi ve yüzümü yıkayor, üstümü giyinip 6.30 daki Mecidiyeköy otobüsüne yetişiyorum. Hava karanlık ve sıcak, durakta otobüs bekleyenleri görüyorum ilk günü bana "günaydın" dediler. Çok sıcak karşıladılar, sonra bende her sabah "günaydın" demeye başladım. Şöföre "günaydın" herkese "günaydın". Otobüse bindim hava daha karanlık, herkes birbiri ile muhabbet "nasılsın? neler yapıyosun?" çok sevdim. İnsanlık ölmemiş, "insanlık yaşıyor" dedim. Camdan dışarı bakıyordum, bir an sesler kesildi. Baktim ki herkes uyuyor. Mecidiyeköy otobüsünde sadece ben ve şöför uyanık. Bildiğin herkes uyuyor. Neyse trafiğe takılmadan geldik Mecidiyeköy'e herkes uyandı. İndik. Ben bu sefer karşıya geçmek için Kadıköy otobüsüne doğru gittim. Orada bu sefer talebeler çoktu. Ellerinde kağıtlar ezber babam ezber. Bindik yine uyudu herkes, uyanık kalan ben, söför ve ezberci talebeler:) . Tam sekizde mesayime yetiştim. Her sabah bunu yaptım. bir buçuk saat yolculuk. Son günü kendilerine benzettiler. Ben de uyudum. İşte uyuyan İstanbul...

Çetin Poyraz ALPER ~çpa~