13 Aralık 2010 Pazartesi

Bilmek

Yaz ve kış olmasa, baharın değerini bilir miydik?

30 Ekim 2010 Cumartesi

87

9 Ekim 2010 Cumartesi

Bir Anı

06 Eylül 2010-İstanbul
Kaynak:u2.com

Sizce?

Sizce dedim. Otururken aklıma geldi.
Ezel ile Monte Kristo Kontu arasında nasıl bir bağlantı var diye düşündüm. Google'da aradım ve bir bağlantı kurdu.
"hımmm" dedim.

3 Ekim 2010 Pazar

Geri Kalmak


Hastayım, antibiyotik etkisi ile çeşitli hayaller ve düşünceler içindeyim.
Düşündüm ki eğer evrim varsa neden erkeklerin evrimi kadınlardan önde, neden? Güzel bir kıza baktığımızda "Allah yüz vermiş ama..." desekte bakıyosuın çirkinde de farklı bir şey yok. Neden bilimsel ve teknik konuda bizler konuşurken, onlar bakar. Neden mesaj çekmedin sorusuna hep biz erkekler alttan alır, neden erkekleri kıskandırmaya çalışır, neden boş işler ile uğraşıp kafaları meşgul eder, neden kadınlar arasında Türkan SAYLAN gibi kadınlarımız az ve Merve KAVAKÇI gibi kendini özgür zannedenler çok, neden bu böyle?
Ben bir kızla bilimsel bir şey konuşamayacak mıyım? Sadece seks mi? Peki ben yaşlanıp çaptan düşünce (seks, viagraya mahkum olduğunda) ne işime yarayacak? Yemek mi internetten bakarak alasını yaparım, hastayım bakanım yok. Sadece seks yani. Bide sohbet, masaj bir de gözünün içine bakabilme (herkese yapamam onu). Peki kadınlar neden böyle? Aklıma gelenleri şöyle bir sıralamakta fayda var;
- "Ana ne ki dana ne olsun" bir anne kızına birçok şeyi öğretmeli, cahil bırakmamalı.
- "gösteripte vermeme" bu ne ya, yıkalım arkadaşlar bu tabuları, eskiden evlilikler erken yaşta idi ve birçok kadın hastalığı erken yaşta olan seks ile çözüm buluyordu. Şimdi kadınlarda evlilik yaşı 25-30 oluyor. Daha kızlıkları bozulmasa bile birçok kadınsal hastalıklar ortaya çıkıyor. Yumurtalık problemleri vs.
-"ucuz makyaj" çoğu Çin menşei ürünlerin kimyasal etkileri, zihinde geriliklere neden oluyor.
- "kitap okunmuyor" bu konuda açıklama yapmaya bile gerek yok.
- "yerine göre giyinmeyi bilmiyorlar" giyinmek bir zevk işidir. Beni tanıyanlar paçoz gibi giyindiğimi sanabilir ama yeri geldiğinde annemin oğluyumdur.

Birçok boşanma bundan kaynaklanıyor bence, tabi biz erkeklerde temiz değiliz. Ama tıkır tıkır çalışan bir sistem istiyorsak, bakımlarını sürekli yapmalıyız.
Ben böle düşünüyorum.

Size Hükümeti Öveyim mi?


Çok şaşıracaksınız ama sevgili ve sayın Başbakanımız Erdoğan'ın, bazı icraatleri hakkını vereyim; iyi yani. Niye böyle anlamadım ki. Kusur yok...
Elimde bazı raporların pdfleri var. Valla şaşırdım kaldım.
Acaba bizim eş başkan Cumhurbaşkanlığı için ortam mı hazırlıyor ne?
Acaba?
Ben de cevap olarak; "sevginin yolu çok uzun, Recep Bey!" diyorum.

Unutmak

Çok unutuyorum. Aslında unutmaktan şikayet ettiğim tek bir konu var, küçük ama büyüyen bir sorun. Tanıştığım insanların adlarını unutuyorum. Neydi ya falan. Ya bide insanlar ile koyu muhabbete daldığım, sohbetleri çekilen insanları unutuyorum. Ayıp ediyorum.
Bu hafta iki defa oldu. Arkadaş ile arkadaşı tanıştıracaktım ama tanıştıracağım arkadaşın adı "?" yok olmuyor, göt oluyorum.
Harbiden ayıp ediyorum. Ne yapmalıyım?

Hasta

Hastayım evimde yatıyorum ve aklıma şu geldi. Çocukluğumdan beri hastalığımın ilk günü, nedense hafta sonu oluyor ve bugün pazar, yarın ancak doktora gidebilirim.
O işte sıkıcı, helede pazartesi günleri çok yoğun oluyor.
Bir de doktora gitmek için eskart basmak...Eyvahlar olsun.

14 Eylül 2010 Salı

3 Eylül 2010 Cuma

Bir İnsanın Kesinlikle B Planı Olmalı


Evet, Poyraz sıkıntı günlerde.
Merhaba sevgili eski ve yeni ve cici ve bana küsmeyen ve benim dil bilgimin gelişmesine yardımcı olan; cetinpoyrazalper.blogspot.com, tekrar merhaba.
Bugün deprem dersinin yaz okulu sonuçları açıklandı, evime gelen 2006 dönemi arkadaşlarımın hepsi bugün mezun oldu. Onlar adına seviniyorum. Beni soruyorsanız deprem dersim güz dönemine kaldı. Tek ders, bir dönem ve tek başına iktidar. Belki bende bu yaz deprem dersini alabilseydim, pazartesi günü çıkış işlemlerimi yapıyor olup, birkaç günlüğüne tatil yapmaya evime(Samsun'a) oradan Ankara'ya yeni işimin başına giderek, yeni bir hayat deyip "vira bismillah" diyecektim. Ama olmadı, şanssızlıklar peşimi bırakmadı, bahar dönemimde bir ders öle ortalığı karıştırdı ki yaza o dersi almak zorunda kaldım, bi baktım programda ders deprem dersi ile çakışıyor. Kaldım öylece. Sakarya dedim son ümit, başlayalım dedim. Bir haber canımı toptan sıkarak, bütün odak noktamı kendisine çevirdi. Ders, okul hiçbir şey düşünmedim. Siktir çektim.
Sonra bir şeyler düzene girdi ve Eskişehir'e geldim. Yaz okuluna başladım, iş arim dedim, boş boş oturulmaz dedim. Çalışim, yavaş yavaş bir düzen oluşturim dedim. Olmadı, kimse beni işe almadı. Mühendis olmadığım için, odada sicil kaydın yok dediler, işe başlayamadım. Onlarca yere iş başvurusu ama geri dönen bile yok (dönende mühendis olmadan olmaz diyor). Komik oldu, üçüncü sınıf iken bile, daha çok dönem vardı dedim. Belkide o durum benim götümü kaldırmaya yetti. Kötü oldu. Eskişehir'i bıraktım ve "ne pahası olursa olsun okul bitmeli ve bu diyardan gitmeli" ilkesini uygulamaya başladım. Ama olmadı, şimdi tek başımayım. Öyle yapayalnız, samimi olduğum kim varsa mezun oldu. Bir B planım olsaydı, keşke 3 sınıfta kendi ayaklarımın üzerinde dursaydım. Kalbimi değilde, aklımı dinleseydim. Bugün yine tek olabilirdim ama bu sorunun çözümünü çoktan bitirmiş olur, şimdi gülüyor olurdum.
Ne oldu peki? Onca yıllık yaptığım birikim, tecrübe ile yaptığım baraj, bir set; şimdi birer birer erimekte. Geri gidiyorum, bunun farkındayım. Ama yapacak bir şeyim yok. Sadece bekliyorum. Siz siz olun her zaman bir B planınız olsun, eğer umursuz umarsanız sıkıntı yok fakat benim gibi planlamadan yana biri iseniz, akıllı olun sevgili arkadaşlarım.

Yaz için planım;
- Depremi alıp okulu bitirmek,
- İngilizceyi çok iyi derecede ilerletmek,
- Evde tek kalıp, eğlenmek, şehrin tadını çıkarmak.

Bu yaz olanlar;
- Mukavemet-2 BB, Hidrolik CC geldi (Finaller kötü geçmişti)
- NetCad'i öğrendim.
- Kendi okulumda özel öğrenci olarak Yüksek Lisans yapmaya karar verdim.

Saygılarımla

11 Temmuz 2010 Pazar

Zincirbozan

12 Eylül'ü kısaca bize anlatan bir film. İzlemenizi tavsiye ederim.
Not: Zincirbozan o tarihlerde bir askeri sosyal tesistir. Birçok siyasi yükümlü orada kalmıştır. Demirel, Baykal ve daha birçok siyasetçi.

6 Temmuz 2010 Salı

İşin Felsefesi

Birkaç gündür, basında çıkan haberlerden hepimiz rahatsızız, biliyorum. Yok çömeldi, öbürü dik durdu, yok böyle yok şöyle. Yeter lan! Deve cüce oyunu mu bu? Dün sayın Genelkurmay Başkanımızın röportajı çok güzeldi ve anlamlıydı. Bu ülkede mantıklı ve ciddi düşünen biri var dedim ya. Kendilerini aydın sanan ister sağ olsun ister sol, birçok kişinin geri zekalı olduğunu fark ettim. Güzel kardeşim. Sizler yıllardır yazıp çiziyorsun, neler gördünüz neler. Ama bir hukukçu, bir doktor ve bir mühendis sizden daha iyi yorum yapıyor. Siyaset bile ayakçıların elinde, üzülüyorum bu emeklere bu yüzlere. İnanıyorum bir gün hepsi düzelecek. Ama bu kendilerini yazar(aydın, çoğu uç kesimlerde) sanan kişiler gün gelse de gündemden düşse ve popülerliklerini kaybetseler. Buda Tanrı'dan dileğimiz olsun.

Oynatmaya Az Kaldı

2 Temmuz 2010 Cuma

Söz (kendi çapımda)

Hukuk oluşunca, herşey meşru bir haktır.

Kimi zaman tehlikeli olabilir.

1 Temmuz 2010 Perşembe

Uyumak Üzereyken

Uykum gelmiyordu, ben de Tivibuyu açtım ve oradan Kanal7i açtım. Ne mi izliyorum? Meraklısı bu saatte ne var ne yok bulur. Her şeyi benden beklemeyin. Aaaaaaa

30 Haziran 2010 Çarşamba

Gelişmekte Olan Ben

Bugün 12. gün oldu. Sıkıntıların beni boğduğu ve korkunun bu kadar beni sardığı 12 gün. Okulum uzadı sizlere duyurulur, tabii ben ona bile tam olarak üzülemedim. Aile öne çıktı. Babanın durumu kötü oldu. Adam benim mezuniyetime bile gelemedi, çünkü korkunç duruma, yabancı bir ülkede, ölüme çok yaklaşmış (öleyazmış). Ailemi süreli düşünür oldum. Aklıma Michell Corleone (Baba filminden) geldi. Filmde baba hastalanmış, ağbisi vurulmuş ve bütün ailesinin yükü sırtına binmişti. İtalyan bir ailenin kontrolü (mafya) bütünüyle ona geçmişti. Tabii ben temiz aile çocuğuyum ama sorumluktan çok korkuyorum. Daha erken.
Babalara ihtiyacımız var.

23 Mayıs 2010 Pazar

PDF Yaratmak


Bunu yazacağım aklıma gelmezdi ama sizinle bunu paylaşmak istedim. Ben word de bişeyler yaptığımda onu pdf yapmak için google documents'i kullanırdım. update sonra çevir dowland (.pdf) bu kadar basitti. Program kullanmazdım. Bugün .doc olan bir dosyayı .pdf çevirmek istedim ama olmadı, olamadı. Word içindeki bulunan bazı kuralları google yemedi, sonuçta güm tabi. Tabii bende yeni bir program aramaya başladım. Arkadaşımın tavsiyesi üzerine şu programı indirebilirsiniz, kurulumu ve kullanımı çok kolay.

İndirelim ve kuralım;
1- .doc dosyamızı açalım ve yazdır komutunda yazıcı tercihleri kısmına giderek "PrimoPDF" seçelim. Tamam diyelim.
2- Önümüze çıkan program arayüzüne "Create PDF" diyelim ve PDF mizi yaratalım. Bu kadar basit, arkadaşlar.

Yenilik

Lan Poyraz, CHP'nin yönetimi bile değişti. Sen halen bayatlamış blogunda bu aptal temayı kullanıyorsun. Bişe yapmalı.

4 Mayıs 2010 Salı

Sevgi Nedir?

Sevgi, çıkarın bittiği ve "ben seni tanıyorum, bu nedenle artık seni sevmiyorum" denildiği duygusuz duygudur.
Açıklarsak;
- Bi hocayı çok seversiniz, "...harbi adam ya." sonra bi sikiş, "bu adam beş para bile etmez, o. ç." dersiniz.
- Erkek arkadaşınız veya kız arkadaşınız, sizi bi sever bi sevmez. Zaten bunu ağıza getirenden kaçın ayrılın. Zarar etmezsiniz.
- Sevdiğiniz köpeğiniz sizi ısırsa, onu da sevmezsiniz.
- Kendi dininizden olmayanı da dürüst olalım pek sevmeyiz (parti de olabilir).
- Kısacası köprüyü geçene kadar biz severiz. Buna Allah'a yalakalıkta dahil.

Annemi ve kardeşimi özledim, babamı çok özledim. Çünkü onları karşılıksız seviyorum. Kan bağım olmadığı birkaç kişi daha var onları da karşılıksız seviyorum. İsimlerini söyleyemem.

30 Nisan 2010 Cuma

Gülüyorum

Çikolata yerken aklıma geldi, çok güldüm...
Ya yedinci sınıfta matematikte tam sayılarda dört işlem yaparken bize öğrettikleri;

Dostumun dostu, benimde dostumdur (+ * + = +),
Dostumun düşmanı, benimde düşmanımdır (+ * - = -),
Düşmanımın dostu, benimde düşmanımdır (- * + = -),
Düşmanımın düşmanı, benim dostumdur (- * - = +).

Bu ne lan!

Görünüşte mantıklı gelse de, işin kuralını herkes yeniden yazar. Nasıl mı? İşte benimki;
(+ * + = +) yerine göre, dostuma ayıp olmasın diye olabilir, belki çıkarım için olabilir, belkide dostumun bile dostu değildir. Hiç riske girilmez.

(+ * - = -) Dostumun düşmanı neden benim düşmanım olsun ki, böylesi bir ön yargı olamaz, salaklık olur. Belki sevgili dostum, düşmanın ne olduğu bilmiyordur. Herşey olabilir, salla yani...

(- * + = -) Düşmanımın dostu, o hıyar adam yüzünden neden dostumdan olim len...

Gelelim düşmanımın düşmanına (- * - = +), iki orospu çocuğunun olduğu bir ortamda dost olmaz ya...

Saygılarımla...

29 Nisan 2010 Perşembe

Maliye

Evet Poyraz, lale devri bitti. Şimdi sıkı makro ekonomi dönemi, kemerler sıkılacak. Artık buna kendini hazırla...

6 Nisan 2010 Salı

Biz Erkekler Az Piç Değiliz

Bizler varya;
Bir erkek arkadaşımız bir hareketine çok kızar aynısını yapan kıza hoşgörülü davranırız,
Bir erkek arkadaşımız bizden bişe istese ona bahene sunar aynısını isteyen kız için dünyaları yaratırız,
Bir erkek arkadaşımıza söz verip "...akşam seninle takılalım adamım." desek işin içine kız girdi mi hemen onu satarız...
Bunun gibi şeyler;

Ahh biz erkekler yok mu? Az piç değiliz...:D

4 Nisan 2010 Pazar

Büyük Satranç Tahtası

Şah ve Piyonları, Sultanahmet Meydanı

12 Mart 2010 Cuma

Adam Olmak

Çevrende herkes şaşırsa,

bunu da senden bilse,

sen aklı başında kalabilirsen eğer,

herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,

hem kendine güvenirsen eğer,

bekleyebilirsen usanmadan,

yalanla karşılık vermezsen yalana,

kendini evliya sanmadan

kin tutmayabilirsen kin tutana.

Düşlere kapılmadan düş kurabilir,

yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer

ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir,

ikisine de vermeyebilirsen değer,

söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,

kandırabilir diye safları, dert edinmezsen,

ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,

koyulabilirsen işe yeniden.

Döküp ortaya varını yoğunu,

bir yazı turada yitirsen bile,

yitirdiklerini dolamaksızın dile

baştan tutabilirsen yolunu.

Yüreğine, sinirine dayan diyecek

direncinden başka şeyin kalmasa da,

herkesin bırakıp gittiği noktada,

sen dayanabilirsen tek.

Herkesle düşüp kalkar, erdemli kalabilirsen,

unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken,

dost da düşman da incitemezse seni,

ne küçümser, ne büyütürsen çevreni

her saatin her dakikasına

emeğini katarsan hakçasına

her şeyi ile dünya önüne serilir,

üstelik oğlum, adam oldun demektir...

Rudyard KIPLING

(1865-1936)


Çeviri: Bülent ECEVİT

8 Mart 2010 Pazartesi

Artık okul bitiyor


Evet bitiyor. Şimdi ne yapacağız Poyraz Efendi ?
Babamın arkadaşları Havaalanı inşaatından bahsediyor (hiç sevmem böyle durumları-idealist bir genç ve torpil asla), annem Samsun diyor, hocam boğulacaksan büyük denizde boğul diyor. Ben kpss ile DLH ya girip İstanbul'a gitmek istiyorum. Yazın İngilizceyi halletmem gerek. Avrupa şu an için erken diye düşünüyorum ama fırsatları da tepmek istemiyorum. Ne bok yesem bilmiyorum.

Bu insanlar Mal

Neden mi? Şu yazıyı yazdığım şu anda evimin balkonundaki manzaradan bahsedeceğim. Ben Galatasaraylıyım. Bu akşam Es Es bizi yendi. Üzüldüm mü tabi ki hayır, annemin dediği gibi top yuvarlaktır. Bide şikeler var, ciddiye almıyorum bu yüzden. Şu anda dışarıda arabası ile avare benzin ve gaz yakan, korna basıp, çevreyi kirleten geri zekalılar. Zevkinizi zikim. Bu nasıl bir eğlence anlayışıdır. Yaa birileri sizi ütüyor, bunlarda bağırıp çağırıyor. Gidin kız bulun kendinize, paranız varsa yiyin. Böle eğlence olur mu? Nerede görülmüş. Hangi medeniyette var. Muhahahaa. Şimdi davul çalmaya başladı. Size mal diyecem ama anlamsız, malın bile bir maddi değeri vardır. Neyse sürü insanların çobanı da olmalı. İşte bu yüzden bu ülkede kominizim veya sosyalizm olmaz. Her zaman derim. Sürü olmasalar...Neyse laik bir insanım, bişe demiyecem. Ama şiştim ya. Sıkıldım bu şehirde...

25 Şubat 2010 Perşembe

Size de oluyor mu?

Merak ettim. Küçüklüğümden beri bende böyle garip bir hal var. Asasör ile zemin kata inerken, bir an bulunduğunuz katı unutarak, 1. katta iken kendinizi zemin katta sanıp, asansörün halen durmadığı durum...
Ben o zaman asansör ile cehenneme iniyorum sanki (çocukken cehennemin aşağıda olduğunu düşünürdüm. Zeyna dizisini izlerdim. Ne hatundu ama...). Bir an bir korku sarıyor beni.

23 Şubat 2010 Salı

Yeni Dönem, Merhaba

2009-2010 Eğitim ve Öğrenim yılı Bahar Dönemi böyle başladı...Arkadaşlara başarılar.

28 Ocak 2010 Perşembe

Yarı Yarıya


Ya bizden büyükler "...deprem dersinden bu masada oturanların yarısı kalacak." dediler. Bizde bile bile kaldık, kısacası sonucu bile bile. Keşke ona harcadığım vakti kitap okumaya verseydim. Olmaz mıydı?

Geçenler: Sercan, Burak, Mert (Mutlular)

Kalanlar: Poyraz, Ali, Furkan, Yasin, Gökan (Üzgünler)

İşte hendek, İşte deve...

27 Ocak 2010 Çarşamba

18 Ocak 2010 Pazartesi

CHP Bayrağı Talimatnamesi

Cumhuriyet Halk Fırkası Bayrak Talimatı
  • Cumhuriyetçiyiz
  • Milliyetçiyiz
  • Halkçıyız
  • Devletçiyiz
  • Laikiz
  • İnkılâpçıyız
Bayrak Talimatnamesi

15 Ocak 2010 Cuma

çpa sıçtı

uzun bir koşuşturmanın ardından dever sorunuyla karşılaşan çpa çetince sıçtı...

14 Ocak 2010 Perşembe

Kar ne zaman yağacak?

Bu manzarayı ne zaman beyaz göreceğiz:)

Fotoğraf Kaynak: Erk EKİN - 2009 Ramazan Bayramı Tebrik Kartı

10 Ocak 2010 Pazar

Samsun


Zamlardan sonra... Aklıma geldi

Dario Moreno

Deniz ve Mehtap

Google Rahat Dur

Hoover Barajı


Amerika'nın büyük buhran zamanındaki 1931 yılında hayata geçirdiği dev mühendislik harikası(Açılış 1936 yılında). Meşhur ve hırçın bir nehir olan Colorada nehrini dizginleyen (Bizdeki Fırat), iki eyaleti (devletçiği)-(Neveda-Arizona) bir köprü gibi birbirie bağlayan, baraj kemeri üzeri araç trafiğine açık olan bir barajdır. Bu barajda üretilen enerji, Las Vegas'ı aydınlatır.

Cam Büyük Bir İcat

İlk cam örnekleri Eski Mısıra kadar dayanır.
ee diyeceksiniz, nerden çıktı bu diye? sölim. Cam olmasaydı, toriçelli 0 m de 0 dercede havanın basınçsını bulabir miydi? Peki cam olmasaydı kuşlar cama çarpıp düşer miydi? Balon joje olur muydu? Hangi deneylerin sonucu homejen olurdu? Yada otobüste giderken sizi soğuktan nasıl korurdu? (Sıcaktan korumaz yakar durur biliriz), veya odanın içinde kalmış karasineğin camdan çıkmaya çalışmasını görebilir miydik? veya gözlük camları olmasaydı, poyraz nasıl görürdü? Veya mikroskobun lamı ve lameli yerine ne yapılırdı? Cam büyük bir icat, peki sizce?

6 Ocak 2010 Çarşamba

BDDK'nın A.Q.

Nedim, bilmem ki tuvalette kucakta laptop ile internette banka keyfi yapıyorduk. Şifre getirdiler, başımıza ayrıca telefon sıkıntısı da çıktı. Bu ne demek, telefon + bilgisayar =iphone vakti geldi demek. Alacam lan...Söz lan...

4 Ocak 2010 Pazartesi

3 Ocak 2010 Pazar

Aylar Önceydi

Bi gün evimin balkonundan gördüğüm bir olayı sizlere anlatacağım.
Eskişehir Bağlardaki tren geçidinde çin çin diye sinyalizasyon sinyalleri çalmaya başladı. Anladık tren geliyor, Batı Hasanbey yönünden (Ankara yönünden) gelen, DE2400 model dizel lokomotif geçide gelmeden durdu, bütün trafik durmuş onu bekliyordu. Bir anda kapısı açıldı, içinden gülerek (mutlu) bir insan çıktı elinde valizi vardı. Aşağıya indi ve makinistte selam verdi, makinistte selamını lokomotifin yüksek sesi ile verdi. Sonra o adam yoluna, lokomotif kendi yoluna gitti.

Ben de dahil, millet mal gibi baktı ve güldü. Cidden...

2 Ocak 2010 Cumartesi

Tarihten

Gazzali ile Hayyam arasında olan ne mi? Birlikte geçen çocukluk, gençlik ve olgunluk sonuçta ne mi oldu? Hayyam'ın dörtlüğüne bakalım;

Ey kara cübbeli!... Senin gündüzün gece.
Taş atma dünyayı bilmek isteyene.
Onlar Yaradan'ın Sanatı peşindeler;
Senin aklın fikrin abdest bozan şeylerde!...

1 Ocak 2010 Cuma