2 Mart 2009 Pazartesi

1924'ten 1937'ye- Laik Türkiye

Yarın 3 Mart ve halifeliğin kaldırılışının 65. yıl dönümü. O gün neler mi oldu? O gün 1517 den(Yavuz Sultan Selim'in Mısır'ı alması üzerine Memlüklülerden Osmanlılara hilafet makamı geçmişti.) o güne kadar hilafet Osmanlı hanedanlığındaydı. Ben çocukken ve birçok eski kafaya sahip diyebileceğimiz hocaların etkisiyle "kaldırmasa iyi olurdu çünkü İslam dünyası arkamızda olurdu" derdik. Büyüdükçe gördük ki, daha doğrusu bilgi birikimim artıkça M. Kemal ve arkadaşlarının doğru bir karar verdiğiydi. Laik bir devletin ilk temeli olan bu olay neden gerek duyuldu? Çünkü ister istemez o günkü ve daha bir bebek olan Cumhuriyet'in daha çok yaşaması için gerekli görülmüştü. Bir gerçek vardı Hilafet makamı dini kullanarak devlet işlerine karışıyordu. Başkentin Ankara olmasına rağmen İstanbul halen bir büyük etmendi, bu göz ardı etmemek gerekirdi ve gereken yapılarak 3 Mart 1924 te Hilafet kaldırıldı, Milli Eğitim kanunu olan Tevhid-i Tedrisat kabul edildi. İnşallahın ve maşallahın bilim olduğu medreseler kapatıldı yani eğitim sistemi laikleşti. Zamanla yabancı misyoner okullara da çözüm bulundu. Kısacası eğitim devlet tekeline geçti. Dini işlerin görülmesi içinde Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Bu olayların gelişmesi meclis çatısı altında artık ülkenin nereye gittiğini gösteriyordu. Halife Efendi 2. Abdülmecit ise hanedan ile birlikte sınır dışı edildi. Her şey Cumhuriyet içindi, her şey medeni Türkiye içindi. İnkılâplar yerleştikçe altı ilkeden biri olan laiklik 1937 yılında anayasaya girdi. 1982 anayasında ise Laiklik değişmez bir hüküm olarak güvence altına alınmış oldu. 
Size senaryonun Turgut ÖZAKMAN, Müziğinin Muammer SUN ve yönetmenliğinin Ziya ÖZTAN'ın yaptığı Cumhuriyet filminden ilgili bölümü izletmek isterim. (Youtube'tan izleyeceğiniz bölüm 00:54-02:52 arasıdır.)



Çetin Poyraz ALPER ~çpa~